Sayfalar

6 Şub 2012

ALDANMAK ve ALDATMAK



Aldanmak, görünüşe bakarak yanlış bir yargıya kapılmak, bir hileye veya yalana kanmaktır. Aldatmak ise beklenmedik bir davranışla yanıltmak, verilen sözü tutmamak, yalan söylemek, kandırmak, sadakatsizlikte bulunmak ve nihayet son aşama olarak  ihanet etmektir.
İnsanlar neden aldanır, aldanmak bir suç mudur, yoksa bir ayıp mı ? Öngörüsüzlük müdür aldanmak, yanılgı mıdır, yoksa saflık derecesinde iyi niyetli olmanın bedelini ödemek mi ? Aldanmak pasif, aldatmak aktif eylemlerdir. Aldanmak masumiyet, aldatmak ise kötülük ile birliktedir, denebilir mi ?
Günlük yaşantımızda, siyasette, ticarette, hayatın her safhasında aldanmak da vardır, aldatmak da. Öğrenci-öğretmen, ast-üst, karı-koca, çalışan-işveren, devlet-vatandaş, bir ülke-başka bir ülke arasında yaşanabilir bu olgu. Kısaca her türlü  birliktelikler  iki eylemi de bünyesinde barındırır.

 
"Aldatan aldanır" demiş  Konfiçyüs. Hak etmeyenlerin de başına gelebilir aldanmak. Aslında, her an her şeye hazır olamamanın sonucu ve geriye dönüşün olmayacağı bir andır, aldanmak. ''Aldatılmış insan yoktur, güvenmiş insan vardır '' sözü  ne kadar  da gerçekçidir, özellikle günümüzde. Aldatma kavramı  algılandığı zaman, müthiş bir hayal kırıklığı ile birlikte yalanlar içinde kalındığının  farkına varılmasıdır. Görünüşe kapılarak yanlış bir yargıya varmaktır aldanmak, ve aldatan aslında ilk aldatılandır!
Yalana inanmak, kandırılmak ile aynı anlama gelmez mi? Söyledikleriyle sizi kandıran biri vardır ve söylediklerine inanırsınız yani aldanırsız. Güvendiğiniz ya da güvenmeyi istediğiniz kişi tarafından aldığınız yanlış ya da eksik bilgi yüzünden, olayı onun istediği gibi görme durumudur aldatılmak.
Çinliler barutu ilk keşfedenlerdir ancak onlar barutu havai fişek ve gösteri amaçlı kullanmışlardır, batı ise uygarlık adına davrandığını söyleyerek barutu silahlarda, savaşlarda kullanmıştır. Amaçları için dünyayı vahşet tarihinde aldatan batılılar uygarlık tarihinde  ne yazık ki aldanmışlardır.


Hitler 1933 de yaptığı bir konuşmada "durmadan savaş istediğimi tekrarlayarak bana hakaret ediyorlar, çılgın mıyım ben,  savaş neyi halleder ki ? dünyamızı bugünkünden beter bir duruma sürükler,  seçkin ırklarımızın sonunu getirir, çağlar geçtikçe Asyalılar’ın Avrupa' da yerleşmesine ve bolşevizmin zaferine yol açar " demiştir. II. Dünya Savaşı tüm sonuçlarıyla ortada. Almanlar mı Hitler’e’ aldandı, yoksa Hitler mi Alman halkını aldattı ?
Amerikalılar’ın katlettiği, sömürdüğü, benliklerini kaybetmelerine yol açtığı, Kuzey Amerika’nın gerçek sahipleri olan yerliler, yani kızılderililer konusunda “birbirleriyle sürekli mücadele ederek birbirlerini yok ettiklerini” okullarında anlatan Amerikan yönetimleri,  vatandaşlarını hatta  dünyayı aldatıyorlar, ya da   bunlara inanıldığını düşünüp  aldanıyorlar.
Kitle imha silahları olduğuna müttefiklerini inandırarak Irak’a saldırmak bir aldatma ise ABD ile birlikte hareket eden müttefikler aldanmışlar mıdır, yoksa onlar da bu yalana ortak olarak vatandaşlarını aldatmışlar mıdır ?
XVI Louis, 1789 Fransız Devrimi’nde giyotine başını vermiştir. Bugün yapılan kamuoyu yoklamalarında o zaman verilen ölüm cezasının doğru olduğunu savunanların oranı % 10’un altındadır. Ölüm karar 721 üyeli Devrim Konseyi üyesinin 361 oyuyla alınmıştır, yani yarıdan bir fazla oyla. XVI Louis işkenceyi fermanla yasaklamış, Protestanlara medeni haklar tanımış, Mongolfier kardeşlerin balon projesini finanse etmiş, Dr Jenner’in çiçek aşısını kendi üstünde denettirmişti. En hazini Dr J.I.Guillotin’in bulduğu giyotinde hükümlülerin can çekişmesini en aza indirmek için bıçağın verev şeklini vermişti ve o bıçak altına başı konuldu. Burada aldananın da aldatılanın da XVI Louis olduğu kesindir, ya aldatan  nerede ?

Yıl 2012, ülkemizde  bebek ölüm oranları düşüyor, hekim sayısı artıyor vb istatistiki verilere bakarak sağlıkta gelişmişlik göstergeleri iyiye gidiyor, sağlık sistem ve politikaları başarılıdır denebilir, deniyor da zaten.  Sayıları 100’e yaklaşan devlet ve vakıf tıp fakültelerinde yılda 5000’in üzerinde yeni hekim sağlık ordusuna katılıyor, hekim sorunu sayısal anlamda çözümleniyor deniliyor, eyvallah… Bu hekimlerin nitelikleri, bilgileri, hekimlik sanatına hakimiyetleri, derde deva olabilecek temel tıp bilgilerine ve ilkelerine sahip olup olmadıkları sorgulanıyor mu ?  Kesinlikle HAYIR. O zaman aldatan ve aldanan kim ? Aldananın toplum ve insanlık olduğu kesin de, aldatan aranmadıktan, sorgulanmadıktan sonra aldatan da bu toplumun kendisi olmuyor mu ?  Toplum kendini aldatırken aldandığının farkına bir varabilse !
Bu örnekleri görüp aldatanlar aslında aldananlardır gibi bir genelleme yapsak çok da haksız sayılmayız herhalde !

2 yorum:

  1. Biriyle bir ilişkiye başladığımızda o kişiye sadakat sözü veririz. İlişkinin devamlılığı için sadakatin önemi büyüktür. Fakat yaşadığınız ilişkide karşı taraf size sadık değilse bu o kişiye duyduğunuz güveni temelden sarsacaktır.

    Aldatmak; birini kandırmaktır. Partnerinizin gözünün içine baka baka ona yalan söylemektir. Aldatmayı ikiye ayırabiliriz. Birincisi; duygusal aldatma. Bir kişinin ilişkisi devam ederken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması, bir başkasına âşık olması, bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunmasına duygusal aldatma denir. Cinsel aldatma ise; bir kişinin romantik bir ilişki yaşarken başka biriyle cinsel ilişkiye girmesidir.

    Aldatma üzerine bugün kaleme aldığım yazımı okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/aldatma-nedir-aldatmanin-10-isareti/

    Sevgi ve saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elinize, kaleminize sağlık, blogdaki yazınızı da okudum 👏👏👏

      Sil