Sayfalar

18 May 2012

AFORİZMALAR'ım



AFORİZMALARIM

·        Öfke insanı yıpratır, nefret süründürür, intikam hissi eritir, acınmak ise bitirir.

·        Hekim hekimin kurdudur.

·        Sevgilerin anası insan sevgisidir. Ana-baba, eş-iş,  doğa-feza sevgisi bu ananın evlatlarıdır

·        Emek en yüce değer derler, insan sevgisinden sonra herhalde…

·        Nefret yarasa gibidir, gündüz gözleri görmez, karanlıkta gözleri çok güçlüdür

·        Bir adama “ne yapıyorsun” dedim : “sana ne" dedi
      Bir adama “böyle yapsana” dedim : “sana ne” dedi

·        Aşkın gözü kördür derler, aşkın gözü yoktur ki; olsa olsa çarpıntı yapan  bir kalbi vardır

·        Tıp fakültesini bitiren herkes tıp doktorudur,

Tıp doktoru olan herkes hekim değildir.

·        Cerrahi bir yaşam mozaiğidir, onda Prometheus cesareti,  Napolyon disiplini, Hz. Eyüp sabrı,   Nasrettin Hoca  zekası ve Noel Baba iyilikseverliği vardır.

·        Mücadele ederken Müzakere etmeyen Muzaffer olamaz, işte 3M formülü

·        3Y virüsü toplumumuzun en bulaşıcı virüsüdür: Yalancılık, Yağcılık, Yüzsüzlük

·        Önyargıların yerini öngörülerin aldığı gün dünya daha güzel olacaktır

·        Her devrimci bir ülkü sahibidir

Her ülkü sahibi devrimci değildir.

·        Medyatik doktorlar toplumun sağlığını bozuyor,

Sağlığı bozuk toplum ise medyayı besliyor.

·        Okumayan insan yazamaz, okuduğunu anlamayan insan okur-yazar sayılmaz

·        Maviyi severim gökyüzü ve özgürlüğü çağrıştırdığından, siyahı sevmem kara gömlekli falanjistleri çağrıştırdığından

·        Aldatan aslında aldanandır, aldatılan ise gerçekçi olmaya zorlanandır.

·        Üzüntü doğaldır, çözüm değildir.

·        Mutsuz mu olmak istiyorsun, tamam al o zaman yanına kaygılarını ve korkularını, devam et yaşamaya.

·        Geçmişe dayanarak bugünü öngörene kulak asma, bugüne dayanarak geleceği öngörene kulak ver.

·        Yalan atmaktan daha kötü şey var mıdır ?
 Evet, kendi yalanına inanmak.

·        Kötülük mü yapmak istiyorsun  bana ?  evlenme teklif et,                               
       Kötülük mü yapmak istiyorsun kendine ? evlen benimle.

·        Kırk kez söylenince olur derler, kılı kırk yarmaktan bir kez bile söyleyemedi ki…

·        Kaygıyı heyecana çevirmek, nefreti sevgiye çevirmekten daha zordur.

·        Tecrübe, emek emek kazandıklarınızın hayatınız tarafından azar azar harcanmasıdır

·        Şiiri başka dile çevirirsen fakirleşir
       Romanı başka dile çevirirsen zenginleşir

5 yorum:

  1. hepsi birbirinden güzel aforizmalar, paylaşım için teşekkürler.

    yalnız bir şey aklıma takıldı;

    Medyatik doktorlar toplumun sağlığını bozuyor,
    Sağlığı bozuk toplum ise medyayı besliyor.

    burada kast edilen doktorlar son zamanlarda revaçta olan doktor programları ve türevlerine çıkan doktorlar mıdır acaba? ben bu söz konusu programlardan pek çok şey öğrendiğimi düşünüyordum ama...

    bu programlar ve bunların insanlar üzerindeki etkisi üzerine fikirlerinizi merak ediyorum açıkçası.

    elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Alter Ego, sorunuzun yanıtı aşağıdaki yazımda, hem de doktor isimlerini de vererek....
      esenlik dileklerimle.

      Medyatik Doktorlar Sağlığa Zararlı Olmaktalar

      Gün geçmiyor ki radyo, televizyon veya yazılı basında bir tanıdık yüz, önerilerini sayıp dökmesin, kimi doğal yaşamdan dem vuruyor, kimi alternatif tıptan. Bunun kime ne zararı var denebilir.

      Ben de zaten bunu soruyorum kendi kendime, acaba bu medyatik doktorlarımız halkı bilgilendirmek gibi erdemli bir eylem içindeler mi, yoksa sol kulağıma fısıldayan şeytanın dediği gibi “insanların beden ve ruh sağlıklarına zararlı olmaya başladılar” mı ?

      Göztepe’ de Özgürlük Parkı'nda dolaşıyorum,yaşı benden biraz geçkin, tahminim 70’ lerini yaşayan baylar, bayanlar nefes nefese kalmış, olimpiyat şampiyonu jimnastikçilere taş çıkarırcasına yer hareketleri yapıyorlar, iki büklüm baş aşağı eğilmişler, ayaklarını kalçadan olmazsa bile, dizden çıkacak gibi sallıyorlar, bu kadar eğilme ile beyne hücum eden kan denizinde boğulacaklar diye ödüm patlıyor, o kadar hızlı ve koşar adımla yürüyorlar ki tansiyonlarının tavan yapmaması olanaksız, hele o bacak sallama hareketleri yok mu ? ne menisküs kalır ne eklem bağları vallahi...
      “Ne yapıyorsunuz hanımefendi, beyefendi” diyorum,”sizin ayurvedadan haberiniz yok mu? yoksa aile hekimimiz Dr Nadir Bey’i de mi tanımıyorsunuz, o eski başbakanlarımızın bile doktoru, hem siz de kimsiniz kuzum” diyorlar. Bu yaşlar için riskli hareketler yapıyorsunuz diyeceğim, dedirtmiyorlar, yanımdan küçümseyerek uzaklaşıyorlar.

      Bir toplantıya katılıyorum, herkes toplanmış yemekteki brokoli sayısı veya semiz otunun yaprak sayısı üzerinde uzlaşmaya çalışıyorlar veya kaç gram keten tohumuna kaç kaşık probiyotik yoğurt koyalım diye çatır çatır kavga veriyorlar. Ne yapıyorsunuz dostlar diyorum, ”yahu sen nerede yaşıyorsun , Dr İmamoğlu’ nu okumuyor musun, hani şu meşhur şarkıcının doktoru var ya, hatta ülkenin böyyüklerine bile bakmış bir zamanlar, gerçi profesörlüğü başka bir branştanmış ama olsun, o her şeyi çok iyi biliyor, onun sayesinde yaşasın hayat diyoruz" diye beni susturuyorlar. Tek taraflı beslendiklerini bile söyleyemiyorum, söyletmiyorlar.

      Canım sıkılıyor, lise arkadaşlarımı göreyim bari diyorum, ama onlarda da bir telaş, bir endişe.
      Ne oluyor burada dememe kalmadan ”henüz 7 oldu, neredeyse gün doluyor” diyor mühendis olan arkadaşım, anlamadığımı söylüyorum, anlatıyorlar...”Amerikadaki meşhur kalp doktoru var ya hani “öz “ ve öz bizden biri, işte o hemşerimiz yeni kitabında çok değerli bilgiler vermiş, örneğin insanın ince barsakları beyniyle aynıdır, günde 14 kez gaz çıkarırız, bunlardan biri de kokulu olur” demiş.

      İşte mühendis arkadaşımın derdi de bu imiş, şu ana kadar 7 kez gaz çıkarmış, demek ki beyni iyi çalışmıyormuş. Hatta daha vahim durum da varmış, af buyrun büyük abdest suya düşerken dalgıcın suya dalarken çıkardığı sesi çıkarmalıymış ama hiç bu sesi duyan yokmuş, bir de şekil itibariyle ” S” şekli önemliymiş, ancak tekstilci sınıf arkadaşımınki “ I “ harfi şeklinde kaç gündür sebat etmekteymiş.

      İnanın çok berbat durumdayım, moralim de bozuldu, o ne, öğretmen kadim dostum geliyor, hem de güleç bir yüzle, neyse biraz moral düzeltirim diye düşünüyorum, "nasılsın dostum ?" , ”çok iyiyim dalış kıyafeti almaya gidiyorum”. Benim bildiğim daha geçen sene kalpten bypass ameliyatı geçirmişti ama... "kim için alıyorsun" dedim, demez olaydım !. "tabii ki kendime" dedi. ve beni azarladı "bilmiyor musun ameliyatımı yapan doktor Söner, bizleri Himalayalara çıkardı, Asya-Avrupa maratonuna soktu, şimdi su altı dalış yaparız diye ben ileri görüşlü davranıp önceden bu kıyafetleri alayım dedim” .

      Kendimi karşı kaldırıma zor attım, dilimde “fıttırmaya az kaldı doktorum nerde” şarkısı, bir kahveye girdim soluklanmak üzere.. o ne, televizyonda ünlü bir psikiyatri profesörü, tele-terapi yapıyor....

      Sil
  2. zengin bir yaşam deneyiminin ürünü olan sözler.
    hobbes, marx gibi ustalara göndermelerle bazen.
    formülize edici matematik zekanın işaretleri bazılarında da.
    okumak ve okuduğunu anlamakla ilgili sözü özellikle çok beğendim.
    siyahı bu kadar kolay gözden çıkarmamanızı dilerdim aslında.
    falanjistler de insan; bu, insan sevgisini yüceltmeye engel olmuyor zira.

    yine de, insan sevgisinin abartıldığını düşünüyorum hayatta.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Piktobet, çok teşekkürler, haklısınız, siyahı gözden çıkarmamalıyım ama Pinochett'leri, Franco'ları, Salazar'ları, Evren'leri sevemem ki, insan sayılsalar bile....

      Sil
  3. ama sanıyorum ki bunda medyatik doktorların söylemleri kadar onu dinleyen insanların yanlış yorumlamasının da payı var. denk gelebildikleri kadarını ciddiye alıp ötesini pek düşünmüyor olabilirler mi? mesela televizyonda doktor brokoli faydalı der, semiz otu faydalı der bunları bir yere kadar sayabilir. bu programı izleyenler ise sadece bu sayılanların yararlı olduğu şeklinde bir çıkarım yapıp da tüm gün sadece bu besinleri tüketirse olmaz elbette.

    genel itibariyle televizyondaki doktorların faydalı dedikleri yiyeceklerin faydalı, zararlı dedikleri yiyeceklerin de zararlı olduğunu düşünüyorum. ama sadece bunlar ile sınırlı kalmamak lazım elbette. araştırmak, ilişkilendirmek, düşünmek lazım ve öyle uygulamak lazım.

    medyatik doktorların gdo meselesinde olsun, tarımsal ilaçlar konusunda olsun, mısır şurubu konusunda olsun göstermiş oldukları duyarlılık ve insanlarda yaratmış oldukları farkındalıği takdire şayan buluyorum. fakat insanlar elbette televziyondaki doktorlara körü körüne inanmasınlar ve araştırıp kendileri için en iyi olanını bulsunlar. televizyondaki doktorlar ise sadece ön ayak olsun bu araştırmalarına.

    paylaştığınız için teşekkürler, saygılar.

    YanıtlaSil