Sayfalar

31 Ara 2012

Yıl Sonu Uçuşmaları




Bir yılı bitirirken kendimle hesaplaşmayı şimdiye dek hiç yapmadım, bu yıl da geleneğimi sürdüreceğim. Acaba diyorum bu davranış bir kaçış mı ? Kendimle yüzleşmekten korkuyor muyum?  Belirli bir noktaya vardıkta sonra geri dönüş yoktur derler ya, belki de o noktaya erişmemek için böyle davranıyorum. Neyse ne… Önüme bakıyorum, bu yetiyor bana.

Yeni yılda gezmeyi ama çok gezmeyi dehşetli bir şekilde istiyorum, okumaktan çok gezmeyi. Zaten Kafka ne diyor: “çok okumak insanı gururlu ve titiz yapar, çok görmek ise bilge ve geçimli”.  Dalmaçya  kıyılarını görmek istiyorum, binlerce küçük adanın denize yukarıdan bakılınca görüldüğü manzaradan dolayı adını verdiği köpek cinsi ile tanınan yerleri, Adriyatik sahillerini. Leipzig, Dresden ve Berlin’i görmek istiyorum, kahrolacağımı bile bile gideceğim Bergama Müzesi’ni ziyaret etmek istiyorum, II. Dünya Savaşını bir kez daha lanetlemek için görmek istiyorum buraları. Endülüs’te Ebul Kasım El-Zahravi’nin  (Albucasis) izini aramak, Toledo’nun dar sokaklarında üç semavi dinin havasını koklamak istiyorum…. Bütün bunları düşünürken kendisi de bir hekim olan Dannie Abse’nin 1993’de söylediği sözler aklıma geliyor.  “ Zengin düşler kurmak, yaşamın derin kötümserliğinden ya da sorunlar ve hüzün yumağıyla uğraşmaktan bir kaçıştır ve dengeyi sağlamak için kullanılır”.
 

Gezmeyi, çok gezmeyi istiyor olmam ister kaçış olsun, ister dengeyi sağlamak. Beni mutlu edeceğinden adım gibi eminim. Mutluluğun kendisi bir yoldur aslında. Mutluluğa giden bir yol aramak boşunadır, mevcut yolda yürümek yeterlidir bence, bu yolda zaman sizi beklemez ki, siz zamanın gelmesini bekleyin!  Yürüyün yolda, bu andan daha iyi bir an beklemek kayıp hanenize bir çentik daha atmak demektir. Güven Turan bir denemesinde şöyle diyor ; “fikri sabitle fikri takip arasındaki farkı bilmeyenler hiçbir işi bitiremezler”  Ne kadar doğru bir söz. Sabit fikirlerden kurtulmak önyargılardan kurtulmak zordur biliyorum, Einstein’ın tanımıyla atomu parçalamaktan zordur, ama imkansız değil ! Önce “mutlu olamam” fikri sabitini bir kenara koyun,  “gezersem, görürsem mutlu olurum” fikrini takip edin, bir deneyin, kaybınız ne olur ki ?

Her okuduğumda farklı bir tat aldığım, ancak kadınlar konusundaki düşüncelerine kesinlikle katılmadığım Nietzsche’yi yeni yılda da tanımaya, keşfetmeye devam edeceğim. Özellikle “ İnsan eylemlerinin sözünü verebilir, duygularının değil; çünkü duygular istem dışıdır. Birisine her zaman sevme ya da sadık kalma hatta ondan nefret etme sözü veren kimse, gücünün dışındaki bir şeyin sözünü veriyordur…. Aynı kişi hem sevilip hem sayılır mı? Hayır ! Aynı zaman dilimi içinde aynı kişiyi hem sever hem sayamazsınız, çünkü saygı duyan kişi gücü tanır, ondan ürker, hürmet eder. Ancak aşk yani sevgi güç tanımaz, ayıran veya farklılaştıran, bir yere yerleştiren hiçbir şeyi tanımaz. Sevgide, aşkta özlem vardır, saygıda korku” sözleri üstüne derinden derine düşünmek istiyorum.

Sonsöz :

-          Ben yapacağım şeyleri bu yaşa gelince öğrendim ancak,

-          Nasıl öğrendin ?

-         Yapamayacağım şeyleri söyleye söyleye….. (Özdemir Asaf)