Bir yılı bitirirken kendimle hesaplaşmayı şimdiye dek hiç
yapmadım, bu yıl da geleneğimi sürdüreceğim. Acaba diyorum bu davranış bir
kaçış mı ? Kendimle yüzleşmekten korkuyor muyum? Belirli bir noktaya vardıkta sonra geri dönüş
yoktur derler ya, belki de o noktaya erişmemek için böyle davranıyorum. Neyse
ne… Önüme bakıyorum, bu yetiyor bana.
Yeni yılda gezmeyi ama çok gezmeyi dehşetli bir şekilde
istiyorum, okumaktan çok gezmeyi. Zaten Kafka ne diyor: “çok okumak insanı gururlu ve titiz yapar, çok görmek ise bilge ve
geçimli”. Dalmaçya kıyılarını görmek istiyorum, binlerce küçük
adanın denize yukarıdan bakılınca görüldüğü manzaradan dolayı adını verdiği köpek
cinsi ile tanınan yerleri, Adriyatik sahillerini. Leipzig, Dresden ve Berlin’i
görmek istiyorum, kahrolacağımı bile bile gideceğim Bergama Müzesi’ni ziyaret etmek
istiyorum, II. Dünya Savaşını bir kez daha lanetlemek için görmek istiyorum
buraları. Endülüs’te Ebul Kasım El-Zahravi’nin (Albucasis) izini aramak, Toledo’nun dar
sokaklarında üç semavi dinin havasını koklamak istiyorum…. Bütün bunları
düşünürken kendisi de bir hekim olan Dannie Abse’nin 1993’de söylediği sözler
aklıma geliyor. “ Zengin düşler kurmak, yaşamın derin kötümserliğinden ya da sorunlar
ve hüzün yumağıyla uğraşmaktan bir kaçıştır ve dengeyi sağlamak için kullanılır”.
Gezmeyi, çok gezmeyi istiyor olmam ister kaçış olsun, ister dengeyi
sağlamak. Beni mutlu edeceğinden adım gibi eminim. Mutluluğun kendisi bir
yoldur aslında. Mutluluğa giden bir yol aramak boşunadır, mevcut yolda yürümek
yeterlidir bence, bu yolda zaman sizi beklemez ki, siz zamanın gelmesini
bekleyin! Yürüyün yolda, bu andan daha iyi
bir an beklemek kayıp hanenize bir çentik daha atmak demektir. Güven Turan bir
denemesinde şöyle diyor ; “fikri sabitle
fikri takip arasındaki farkı bilmeyenler hiçbir işi bitiremezler” Ne kadar doğru bir söz. Sabit fikirlerden
kurtulmak önyargılardan kurtulmak zordur biliyorum, Einstein’ın tanımıyla atomu
parçalamaktan zordur, ama imkansız değil ! Önce “mutlu olamam” fikri sabitini
bir kenara koyun, “gezersem, görürsem mutlu
olurum” fikrini takip edin, bir deneyin, kaybınız ne olur ki ?
Her okuduğumda farklı bir tat aldığım, ancak kadınlar
konusundaki düşüncelerine kesinlikle katılmadığım Nietzsche’yi yeni yılda da
tanımaya, keşfetmeye devam edeceğim. Özellikle “ İnsan eylemlerinin sözünü verebilir, duygularının değil; çünkü duygular
istem dışıdır. Birisine her zaman sevme ya da sadık kalma hatta ondan nefret
etme sözü veren kimse, gücünün dışındaki bir şeyin sözünü veriyordur…. Aynı kişi
hem sevilip hem sayılır mı? Hayır ! Aynı zaman dilimi içinde aynı kişiyi hem
sever hem sayamazsınız, çünkü saygı duyan kişi gücü tanır, ondan ürker, hürmet
eder. Ancak aşk yani sevgi güç tanımaz, ayıran veya farklılaştıran, bir yere
yerleştiren hiçbir şeyi tanımaz. Sevgide, aşkta özlem vardır, saygıda korku”
sözleri üstüne derinden derine düşünmek istiyorum.
Sonsöz :
-
Ben yapacağım şeyleri bu yaşa gelince öğrendim
ancak,
-
Nasıl öğrendin ?
- Yapamayacağım şeyleri söyleye söyleye….. (Özdemir Asaf)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder