Sayfalar

28 Tem 2012

Çiselemeler (3)



Telefondaki ses coşkulu ve özgüveni yüksekti “babacım sunumum başarılı bulundu, mezun oldum”. Yüksek lisans tez sunumu ile Delft Üniversitesi’ndeki eğitimini noktaladı güzel oğlum, daha doğrusu üç kuzumdan biri. Hava sıcak, Yaşar Kemal’in Çukurova için söylediği “sarı sıcak”. Balkondayım, dışarısı yapış yapış, kavruluyor, içim ise  yaylalardaki dereler gibi soğuk ve gürül gürül. Nasıl olmasın ki,  üç oğlum da eğitimlerini en üst seviyelerde başarıyla noktaladılar. Çiçeği burnunda “mezun” oğlumun, ikizinden 5 dakika önce Rize’nin nemli ve değişken havasında bir kış günü doğuşunu hatırladım. İkiz kardeşinden eksik tartılı, zayıfça, hatta çırpı bacaklarıyla sanki ana karnında biraz haksızlığa uğramış gibiydi. Zaten anneleri hep alttakinin üsttekinden tekme yediğini söyleyip duruyordu, sanırım tekme yemekten bıkmış olmalı ki ilk o geldi. Adını bu çelimsiz haliyle önündeki zor hayata hazırlıklı olsun diye mi Metin koydum acaba? 

İkiz büyütmek çok zormuş gerçekten, yaşayarak gördük. Gerçi ben ilk yavrumuzdan elde ettiğim deneyimle bu sefer biraz çamura yatmayı seçtim, örneğin gece ağladıkları zaman anneleri yanlarına fırladığında ben de hemen soruyordum “hangisi ağlıyor”? İlgilenmek ise ilgileniyordum işte !  Ağlayanın kim olduğunun bir önemi olmadığını ben de biliyordum aslında, biri ağlamaya başladığında öbürü hiç aksatmaz ikizine katılırdı zaten.
Babacım sunumum başarılı bulundu” sözleri kafamın içinde pinpon topu gibi gidip geliyor, beraberinde kesik kesik kareleri de getiriyor. Zaman hızla akıp geçti, serpildiler, her ikisi de “müşekkel” oldu. Çok iyi futbol oynadığını hatırlıyorum, müthiş çalım atardı, balkondan onu seyrederken düşecek bir yerini incitecek diye içim titrerdi ama yumuşak top tekniği de gözümden kaçmıyordu, futbola aşırı düşkünlüğüne ben de aşırı  klasik baba refleksi vermiş ve kuzumun futbol hayatına müdahil olmuştum. Topçu olsa daha iyi mi olurdu ne?  

Bir yeri yaralanıp canı yandığında tıbben belirlenemeyen bir frekansta öyle tekdüze bir sesle ağlardı ki “hah işte o” demek çok kolaydı. Aslında her aksilik de onu bulurdu ya, sünnetinde enfeksiyon, bademcik ameliyatından sonra yeniden müdahale gerektirecek kanama ilk aklıma gelenler. … Aslında zaman zaman bizlerin bile karıştırdığı kadar birbirine benzeyen tek yumurta ikizi olmalarına karşın tarzları ve beğenileri çok farklı. Biri futbol delisi diğeri atari ve  satranç gibi oyunları seviyor, biri “Şirinler” çizgi filmini beğenirken diğeri ”He-man”  veya “Voltran” hayranı. Bir de kuzenle kurdukları çete var ki, Altınoluk’taki ranzanın ya da “inter-rail” deki hostellerin dili olsa da konuşsa.

Üç çocuk büyüttük ama en büyük hayat dersini ikizlerden aldık. Kolej sınavları bitmiş, tercihler yapılıyor, puanları neredeyse aynı. Ve kuzular bir gün çıkıp geldiler ”biz ayrı okullarda okumak istiyoruz, böylece kişiliğimizi daha iyi bulacağız”. Bak bak bak… ne de bilmiş şeysiniz siz öyle, kişiliklerini bulacaklarmış, pöh… Hastalık var, servis kaçırma derdi var, dersler ve ödevlerde yardımlaşma var, ne demek ayrı okullar, aynı okula gitmeliler, öyle değil mi,  baba olarak buna karşı çıkmalıyım. Onların kararlılığı (annelerini de arkalarına alarak) karşısında diren(e)medim, hatta erken pes ettim. İyi ki de öyle olmuş, Türkiye’nin en gözde ve köklü iki lisesini seçtiler, ikisi de hayatı farklı yönleriyle tanıdılar, biri sosyal yaşam yönüyle öne çıkan okulunda yatılıyken şarabını da içti, hamamına da gitti, dersini de çalıştı, diğeri ise hayatı planlama ve disiplinli olma felsefesiyle tanıdı, kulüp ve ekip çalışmasını önceledi, dalış okulunda eğitimci seviyesine yükseldi. İkisi de farklı yönleriyle hayatı tanıdılar,  kişiliklerini gerçekten kendileri belirlediler  ve sonunda kazanan onlar oldu.
Bir babanın çocuklarından hayat dersi alması inanın çok anlamlı ve keyifli. Baba oğul ilişkisini arkadaşlık ilişkisi formatına yerleştirmek iyi bir çözüm bence. Biliyor musunuz bu çocuğun espri yeteneğini inceden kıskanıyorum ama bu özelliğini benden aldığına inanıp bunun tesellisiyle rahatladığımı itiraf ediyor ve kafamdaki pinpon topunun zıplamasını  şimdilik durduruyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder