Telefondaki ses coşkulu ve özgüveni yüksekti “babacım sunumum başarılı
bulundu, mezun oldum”. Yüksek lisans tez sunumu ile Delft
Üniversitesi’ndeki eğitimini noktaladı güzel oğlum, daha doğrusu üç kuzumdan
biri. Hava sıcak, Yaşar Kemal’in Çukurova için söylediği “sarı sıcak”.
Balkondayım, dışarısı yapış yapış, kavruluyor, içim ise yaylalardaki
dereler gibi soğuk ve gürül gürül. Nasıl olmasın ki, üç oğlum da eğitimlerini en üst seviyelerde
başarıyla noktaladılar. Çiçeği burnunda “mezun” oğlumun, ikizinden 5 dakika
önce Rize’nin nemli ve değişken havasında bir kış günü doğuşunu hatırladım.
İkiz kardeşinden eksik tartılı, zayıfça, hatta çırpı bacaklarıyla sanki ana
karnında biraz haksızlığa uğramış gibiydi. Zaten anneleri hep alttakinin
üsttekinden tekme yediğini söyleyip duruyordu, sanırım tekme yemekten bıkmış olmalı
ki ilk o geldi. Adını bu çelimsiz haliyle önündeki zor hayata hazırlıklı olsun
diye mi Metin koydum acaba?
İkiz büyütmek çok zormuş gerçekten,
yaşayarak gördük. Gerçi ben ilk yavrumuzdan elde ettiğim deneyimle bu sefer
biraz çamura yatmayı seçtim, örneğin gece ağladıkları zaman anneleri yanlarına
fırladığında ben de hemen soruyordum “hangisi ağlıyor”? İlgilenmek ise ilgileniyordum işte ! Ağlayanın kim olduğunun bir önemi olmadığını
ben de biliyordum aslında, biri ağlamaya başladığında öbürü hiç aksatmaz
ikizine katılırdı zaten.
“Babacım
sunumum başarılı bulundu” sözleri kafamın içinde pinpon topu gibi gidip geliyor,
beraberinde kesik kesik kareleri de getiriyor. Zaman hızla akıp geçti, serpildiler, her ikisi de “müşekkel” oldu.
Çok iyi futbol oynadığını hatırlıyorum, müthiş çalım atardı, balkondan
onu seyrederken düşecek bir yerini incitecek diye içim titrerdi ama yumuşak top
tekniği de gözümden kaçmıyordu, futbola aşırı düşkünlüğüne ben de aşırı klasik baba refleksi vermiş ve kuzumun futbol
hayatına müdahil olmuştum. Topçu olsa daha iyi mi olurdu ne?
Bir yeri yaralanıp canı yandığında tıbben belirlenemeyen bir frekansta
öyle tekdüze bir sesle ağlardı ki “hah işte o” demek çok kolaydı.
Aslında her aksilik de onu bulurdu ya, sünnetinde enfeksiyon, bademcik
ameliyatından sonra yeniden müdahale gerektirecek kanama ilk aklıma gelenler. …
Aslında zaman zaman bizlerin bile karıştırdığı kadar birbirine benzeyen tek
yumurta ikizi olmalarına karşın tarzları ve beğenileri çok farklı. Biri futbol
delisi diğeri atari ve satranç gibi
oyunları seviyor, biri “Şirinler” çizgi filmini beğenirken diğeri ”He-man” veya “Voltran” hayranı. Bir de kuzenle
kurdukları çete var ki, Altınoluk’taki ranzanın ya da “inter-rail” deki
hostellerin dili olsa da konuşsa.
Üç çocuk büyüttük ama en
büyük hayat dersini ikizlerden aldık. Kolej sınavları bitmiş, tercihler
yapılıyor, puanları neredeyse aynı. Ve kuzular bir gün çıkıp geldiler ”biz ayrı okullarda okumak istiyoruz, böylece
kişiliğimizi daha iyi bulacağız”. Bak bak bak… ne de bilmiş şeysiniz siz öyle,
kişiliklerini bulacaklarmış, pöh… Hastalık var, servis kaçırma derdi var,
dersler ve ödevlerde yardımlaşma var, ne demek ayrı okullar, aynı okula
gitmeliler, öyle değil mi, baba olarak
buna karşı çıkmalıyım. Onların kararlılığı (annelerini de arkalarına alarak)
karşısında diren(e)medim, hatta erken pes ettim. İyi ki de öyle olmuş, Türkiye’nin
en gözde ve köklü iki lisesini seçtiler, ikisi de hayatı farklı yönleriyle
tanıdılar, biri sosyal yaşam yönüyle öne çıkan okulunda yatılıyken şarabını da
içti, hamamına da gitti, dersini de çalıştı, diğeri ise hayatı planlama ve
disiplinli olma felsefesiyle tanıdı, kulüp ve ekip çalışmasını önceledi, dalış
okulunda eğitimci seviyesine yükseldi. İkisi de farklı yönleriyle hayatı
tanıdılar, kişiliklerini gerçekten kendileri belirlediler ve sonunda kazanan onlar oldu.
Bir babanın
çocuklarından hayat dersi alması inanın çok anlamlı ve keyifli. Baba oğul ilişkisini arkadaşlık ilişkisi formatına yerleştirmek iyi bir çözüm bence. Biliyor musunuz bu çocuğun
espri yeteneğini inceden kıskanıyorum ama bu özelliğini benden aldığına inanıp bunun tesellisiyle
rahatladığımı itiraf ediyor ve kafamdaki
pinpon topunun zıplamasını şimdilik durduruyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder