“Tıpta Tecrübe Usulünün Tetkikine Giriş” , yazarı Claude Bernard, çeviri Galip Ataç, İstanbul
Devlet Basımevi 1934. Lise Felsefe Dersleri Yardımcı Kitapları no:2 . “Kitap
Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Talim ve Terbiye Dairesinin 25.06.1934
tarih ve 2454 numaralı emri ile 3000 nüsha tab’edilmiştir (basılmıştır)”. Kitabı
adeta okşarcasına elime alıyorum ve sayfalarını açıyorum. Açılış sayfasında şu
sözler yer alıyor; “Bu kitabı okumak o
kadar kuvvetli bir tesir bırakır ki, yakında
yeni bir ruhun o güzel tıp tetkiklerini canlandıracağını düşünmekten
insan kendini alamaz” Pasteur 1866. Kitap
366 sayfa ve fiyatı 95 krş.
Claude Bernard, Fransız
fizyoloji bilgini (1813-1878).
Araştırmalarıyla fizyolojinin gözlem alanını genişletmiş, canlı hayvanlar
üzerinde yaptığı deneyler ve bu deneylerin eleştirel incelenmesini sağlayarak
öğrencilerini çok etkilemiş ve bu yöntemleri
kısa sürede yayılmıştır.
Bu kitap tıp fakültelerinde okutulan bir kitap
mı ? Hayır. Liselerde
okutulan felsefe derslerine yardımcı olarak okunması için basılan bir kitap.
Evet yanlış yazmadım, tıp fakültelerinde değil, liselerde okutulan
bir kitap. Bu kitabın bugün
liselerde okutulmasından vazgeçtim de, felsefe
dersleri okutuluyor mu liselerimizde, neler okutuluyor? bunu sorgulamamız gerekli. Kitapta bir tıp adamının fizyolojide deneysel
yöntemleri anlatması dışında felsefe ile ilgili ne var diye merak ederseniz
sadece Fasıl IV de yer alan “tıpta
tecrübe usulünün önüne çıkan felsefe engelleri” bölümünü bulmakla
kalmayacak, kitabın tümünün felsefi bakışla yazılmış olduğunu göreceksiniz.
O dönemin kadroları müthiş öngörüleriyle dönemin gençliğini
nasıl geleceğe hazırlamışlar, insanın gözleri doluyor. Atatürk ve arkadaşları “Cumhuriyeti”
işte bu gençlere emanet etmişler. Gelecek için gençlere güvenirken boş sözlere
itibar etmemişler, akılcı iş ve projeler yaratmışlar, eğitimi önceleyerek sıkı bir nesil
yetiştirmişler. Bir de 1980 sonrası gençlerimizin eğitimlerine, bu gençlere
okutulan kitaplara, müfredata, sınıf geçme yönetmeliklerine, otomatiğe bağlanmış
öğrenci aflarına, kayıt rezaletlerine, çocuklarımızın sınavlar için koşu atı
gibi eğitilmelerine bakıyorum da, nereden nereye…
Aklıma Mutlu Ekici’nin “DURUM”
isimli şiirinden İstanbul Tıp’77
mezuniyet albümümüze de koyduğumuz şu dizeler geliyor:
İlk amacımız senin çağına Atatürk’üm
Gerçek bu.
Oysa, gelecek yüzyıllardan söz ediyordun
Beni çabuk aşın, yetmez bu !
Atılım, girişim, bilim diyordun
Sesin kulağımızda ama
Bilim diye, bilim diye neler öğrendik
Biliyor musun ?
Yine o dönemde basılmış Lise Felsefe Dersleri Yardımcı Kitaplarına
bir göz atalım ve bir de bugünü tekrar gözden geçirelim. “Yaratıcı
Tekamülden Hayatın Tekamülü” (yaratılışcılıktan
evrime) , “Etika”, “Monadoloji” (Leibniz’in ünlü felsefe
kitabı), “Bilgi ve Hata”, “Hayatın Mihaniki Telakkisi” (yaşamın mekanik değerlendirilmesi), “Kant’tan Parçalar”, “Uzluk
Oğlu Farabi’den Parçalar”, “Beşeri Bilgilerin Prensipleri”, “Mistiklik
ve Mantık”, “Sosyolojinin Unsurları”, “Kainatın
Muammaları” (evrenin sırları), “Ahlak
Tecrübesi”.
Bu kitapların basılması ve eğitimin şekillendirilmesinde emeği
geçen o dönemin Milli Eğitim Bakanları Mustafa Necati’yi (Aralık 1925 - Ocak 1929), (1 Ocak
1929 tarihinde apandisit
patlaması sonucu vefat eden ve Ankara'daki tarihe tanıklık etmiş evini 2006’da
kuru fasulyeci Hüsrev Lokantası'na
devrederek kendisine olan şükran
borcumuzu ödediğimiz(!) büyük eğitimci),
Cemal Hüsnü Taray’ı ( Nisan
1929 - Eylül 1930), Esat Sagay’ı ( Eylül 1930 - Eylül 1932), Dr.Reşit Galip’ i ( Eylül 1932 - Ağustos 1933) (Darülfünun'da Üniversite reformunu başlattı, öğretmenlere
genel bütçeden maaş ödenmesini sağladı. Yakalandığı zatürre nedeniyle genç yaşta
41 yaşında vefat etti. İlkokullarda okutulan "Andımız" metni Dr. Reşit
Galip'indir) , Yusuf Hikmet Bayur ‘u (Ekim 1933-Temmuz 1934), Zeynel
Abidin Özmen’i ( Temmuz
1934 - Haziran 1935), Saffet Arıkan’ı ( Haziran1935 - Aralık 1938) ve efsane bakan Hasan Âli Yücel ‘i ( Kasım 1938- Ağustos
1946) (Ankara
Fen Fakültesi'nin kurulması, Yüksek Mühendis Okulu'nun İTÜ'ye dönüştürülmesi ve Ankara Tıp Fakültesi'nin kurulması, Köy Enstitüleri'nin açılması, Dünya
klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi, Devlet Konservatuvarı’nın kurulması , Türkiye'nin
UNESCO'ya
girişi, dört yıllık çabaları sonucunda 15 Haziran
1946'da Üniversiteler
Yasası’nın çıkartılmasını sağlayan Cumhuriyet tarihimizin en önemli
isimlerindendir, şair Can Yücel’in babasıdır)
hatırlamak gönül borcumuzdur.
O dönemin devlet adamları, siyasetçileri ne kadar öngörülü, ne
kadar ileri görüşlü, bakış açıları geniş, gerçekten ülkesini düşünen
insanlarmış. Başta Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, o dönemin bu büyük değerlerine saygı ve minnet duymak yeterli mi
bilemiyorum. O dönemde kurulan temellerin sağlamlığı üzerinde duruyoruz. Hala
geçmişin mirasını yiyoruz.
Siz ne dersiniz ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder