Sayfalar

8 Oca 2013

MOSTAR KÖPRÜSÜ

 
  




Mostar Köprüsü, Bosna-Hersek'in Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprüdür. Bosna-Hersek'te başlayan iç savaş  sırasında, 9 Kasım 1993'te Hırvat tankları tarafından köprü tamamen yıkılmış, tarihi köprünün taşları Neretva Nehri'nin sularına gömülmüştür. Mostar Köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolüydü ve dört yüz küsur yıldır şehrin Müslüman ve Hırvat kesimini birbirine bağlıyordu. Mostar Köprüsü  1997’de yeniden yapımı için başlayan inşaat ile tamamlanmış ve  23 Temmuz 2004 tarihinde  açılmıştır. 2005 yılında da “Dünya Mirası” listesine girmiştir.














Tarihi Mostar Köprüsü (yıkılmadan önce)
Bir vesile ile gittiğim Saraybosna, Prizren ve Mostar’daki  iç savaştan arta kalan “ibret tablolarını” gördüğümde aklıma takılan konu, bu savaşın etnik bir savaş kadar bir din savaşı olduğu hususuydu. Özellikle o güzelim köprünün yıkılışını seyrettiğim video beni bu düşünceye sevk etti. O nasıl bir nefret ki, tarihi köprüyü defalarca havan mermileriyle, tanklarla bombalayarak taş blokların suya düşüşünü izlemeyi zafer kabul ettiriyor insana. Bu ancak “kutsal nefret” olmalı diye düşünüyorum. Köprüyü mermilerden korumak için üzerine asılan araba lastiklerinin paramparça olduğu bir resim var hele, insanın içini acıtıyor. Çaresizlik ve  direnmenin aynı karede olduğu bir resim  bu. Köprünün bir tarafı Müslüman, diğer tarafı Hristiyan. Gezdiğim şehirlerde de sokağın bir tarafı Müslüman diğer tarafı Hristiyan, Hırvat veya Sırp fark etmiyor. Boşnak-Sırp, Hırvat-Sırp, Boşnak-Hırvat birbiriyle savaşmışlar. Tamam kabul ediyorum etnik bir soykırım bu savaş,  ama hepsi bu mu ?  Bir Hristiyan-Müslüman çatışmasının, yani bir din savaşının da var olduğunu görmemek mümkün mü  bu modern dünya trajedisinde ? Tüm dünyanın gözü önünde, Avrupa'nın ortasında acıların, vahşetlerin, faciaların,  soykırımların yaşandığı bir katliamdır bu iç savaş. Tüm dünya ve NATO’nun  üç yıl boyunca eli kolu bağlı olarak izlemiş olduğu insanlık ayıbıdır bu savaş. Günde 100 insanın öldüğü bu etnik ve dini katliamda ölenler neden öldüklerini ve öldürüldüklerini anlayamamışlardır, tıpkı şimdi bizim anlayamadığımız gibi.

Saraybosna’da onlarca mezarlıktan birine girerseniz, taşlardaki ölüm tarihlerinin hep aynı olması karşısında insanlığa lanet okursunuz . Dün komşun olan, savaşta düşmanın olmuştur. Acımasızca kurşun yağdırılan evler delik deşik, tamir görseler de mermilerin izleri o kadar çok ki, ayıbı örtememiş ustalar. Aynı kaderi paylaştıklarından olsa gerek birbirine küs değiller oysa bu evler, tıpkı Mostar köprüsünün iki yakasındaki çeşmeler, çay bahçeleri gibi. Bu arada savaşa inat Saraybosna Senfoni Orkestrası’nın savaşta konserlerine devam etmiş olduğunu ve bombalar altında kemanlarını çalarak, silahlara karşı direnerek tarihe not düştüklerini de unutmayalım.

  







Saraybosna ve Mostar'da savaşın izleri
Yeni yapılan köprü bir “imitasyon”dur, hiçbir zaman Mostar Köprüsü eski ruhunu bulamayacak, çünkü o köprü Müslüman’dı,  Hristiyan’dı, Sırp’tı, Boşnak’tı, Hırvat’tı, Osmanlı’ydı, Yugoslav Sosyalist Cumhuriyeti’ydi. Mostar Köprüsü  barıştı, kardeşlikti, dostluktu, birlikte yaşama kültürüydü…  Savaş ilahları yine kazandı, ister dini, ister etnik, ister ekonomik veya siyasi nedenlerle olsun, fark etmiyor. Savaş ilahları kan ile doymuyor, kültür ve uygarlık eserlerini  de yutuyor. “Before the Rain", "Behind Enemy Lines", "No Man's Land”  ve “Welcome to Sarajevo “ filmlerini izlemenizi öneriyorum.

Bir dine mensup grubun diğer dinden olan insanları bastırmayı amaçlaması veya kendi dinini yaymak istemesi din savaşlarının genel nedenidir. Haçlı Seferleri,  İslam fetihleri, Romalılar’ın Hristiyanlar’a, Hristiyanlar’ın Yahudiler’e uyguladığı baskılar ve katliamlar, Hristiyanlar’ın Endülüs’te Müslümanlar’a ve Yahudiler’e uyguladığı baskı, işkence ve cinayetler, ayrıca 1948 Arap-İsrail Savaşı din savaşlarının somut örnekleridir.

  










Tabii hiçbir din savaşı ekonomik ve siyasi nedenlerden soyutlanamaz. Ağırlık dini nedenlerle de olsa diğer iki neden hep vardır. 1095-1270 arasında Avrupalı Katolik Hıristiyanlar’ın, Papa yani Vatikan'ın isteği ve desteğiyle  yaklaşık 200 yıl içinde on kez,  Müslümanlar’a karşı düzenledikleri Hristiyan akınlarına Haçlı Seferleri denir. Papa yani Vatikan'ın destek ve vaatleriyle devam eden Haçlı seferleri için,  Hristiyanlar’ın Kudüs'e ziyaretlerinin Müslümanlar tarafından engellendiğinin iddia edilmesi, katolik din adamlarının Hristiyan’ların günahların­dan kurtulmaları ve cennete gitmeleri için Müslümanlar’a karşı savaşa gitmeleri gerektiğini söylemeleri gibi dini nedenlerin yanında, Papalığın Ortodoks Hristiyanlar’ı kendisine bağla­yarak Hristiyan dünyasının lideri olmak istemesi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin ilerleyişine karşı Bizans'ın Avrupa'dan yardım istemesi gibi siyasi nedenler de yer almaktadır.  Bence Haçlı Seferleri’nin en önemli nedeni ekonomiktir, feodalite nedeniyle yoksullaşan Avrupalıları düze çıkarmak için, Müslümanlar’ın yaşadığı ülkelerin ve Asya'nın ekonomik kaynaklarının ele geçirilmek istenmesi, Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları  üzerinde (Kutsal Topraklar) askeri ve siyasi kontrol kurarak ana ticaret yollarını ele geçirmek  gibi ekonomik nedenler dini nedenlerin arkasına gizlenmiştir. “Kingdom of Heavenve  “Arn”  izlenecek Haçlı Seferi filmlerinden aklıma gelen ikisidir.

İslam tarihinde kayda değer din savaşları yaşanmamıştır, çünkü savaş sonucu elde edilen zaferdir ve hem fetih sırasında hem sonrasında Müslüman devletlerle yerli gayrimüslim ahali arasında çatışmalar olmuştur” tezini kabul etmek mümkün değildir, çünkü İslamiyet'in yayılmasının başlangıcında savaşlar, kılıç ve kan olduğu tarih sayfalarında yer almış gerçeklerdir.  Dolayısıyla İslam fetihleri de din savaşlarıdır.

1975-1990 yılları  arasında 200 bin kişinin ölümü, bir milyon kişinin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan Lübnan iç savaşı da bir din savaşıdır. Bu savaşta Maruni Hristiyan, Şii ve  Sünni Müslüman, Dürzi milisler birbirleriyle kıyasıya savaşmışlardır. “Incendies", " Les Petites Guerres",  "Stray Bullet”  ve “West Beiruth” bu anlamsız savaşı biraz olsun anlayabilmek için izlenmesi gereken filmlerdir.

         İç savaşta BEYRUT

Din savaşlarının bir türü olan mezhep savaşlarında ise zemin ortak bir dindir. Reform, XV. ve XVII. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen, Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır, ancak beraberinde mezhepler arasında çatışmalar da başlamıştır.

Fransız Din Savaşları XVI. yüzyıl  Fransa'sında Katolikler ve Protestanlar (Huguenot) arasında çıkan savaştır. 23 Ağustos 1572'de Paris'te başlayan ve bütün Fransa'ya yayılan Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı çok çarpıcıdır.  Fransa tarihinin en karanlık sayfalarından birisi olan bu katliamda, Paris'teki hemen bütün Huguenot  liderleri yok edilmiş, ülkede binlerce Protestan katledilmiştir. 24 Ağustos 1572 sabaha karşı beyaz haçlı giysileri giymiş Katolikler, evlerinde uyumakta olan Protestanlara saldırmışlardır.  İki gün süren katliam sonucunda onbinlerce Protestan’ın öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Isabelle Adjani’nin başrolde olduğu “Kraliçe Margot” (La Reine Margot) filmi bu katliamı gözler önüne sermektedir.

Reform’dan sonra Katolik kalan ülkelerde yeni mezheplerle mücadele etmek amacıyla Engizisyon mahkemeleri kurulmuştur. Engizisyonun ana işlev ve amacı kilisenin maddi ve siyasi menfaatlerine karşı tehdit oluşturan inanç ve fikirlerin ortadan kaldırılmasıydı . 600 yıl boyunca  farklı mezhepten olanlar ki,  bunlar sapkın kabul edilmekteydiler, dinsizler, paganlar, hatta homoseksüeller, büyücüler, cadılar, din dışı faaliyette bulunanlar, bilimle uğraşanlar işkencelerden geçmiş ya tövbe ettirilmiş ya da öldürülmüşlerdir. Leonardo da Vinci de engizisyondan nasibini alanlardandır. Homoseksüel olduğu gerekçesiyle iki ay hücrede tutulmuş, odunda yakılma cezası ile engizisyonda yargılanmış, ancak hatırlı dostları vasıtasıyla papaya ulaşılmış ve beraat ettirilerek  bırakılmıştır. 1548-1600 tarihleri arasında yaşamış İtalyan  filozof Giordano Bruno engizisyonda ölüme mahkum edilen özgürlükçü bilim insanıdır. Suçu Kopernik gibi, evrende, dünya'dan başka birçok gezegenin bulunduğunu söylemesidir. 16 Şubat 1600 tarihinde Roma'da bir meydanda dili koparıldıktan sonra kazığa bağlanıp diri diri yakılmıştır.

 G.Bruno (Roma'da yakıldığı meydandaki heykeli)

İspanyol Engizisyonu 1483 yılından itibaren Müslümanlar'la Yahudiler'in hristiyanlaştırılması için faaliyet göstermiştir. Bu nedenle, 200.000'e yakın Yahudi, 1492 yılında İspanya'yı terk etmiş bunların çoğu Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmıştır. Müslümanlara ise başlarda iyi davranılmış ancak kısa bir süre sonra  yüzbinlerce Arap kökenli ya da yerli halklardan oluşan Müslümanlar ile Yahudiler engizisyon mahkemelerinde katledilmiştir. Roma Engizisyonu ise  1542'de kurulmuştur. Genel olarak Kalvinizm'e ve Lutherciler'e karşı savaşmış , cadılık ve büyücülükle de uzun yıllar mücadele etmiştir. Binlerce kişi işkencehanelerde  öldürülmüştür. Umberto Eco’nun “Gülün Adı” (Le Nom de la Rose) filmi ile “Goya's Ghosts” filmi engizisyon ile ilgili filmlerdir.

"Gülün Adı" filminden bir sahne

İrlanda’da yakın zamanda biten kanlı terör olayları, İngiltere yanlısı çoğunluk Protestan’lar ile ülkenin gerçek sahibi olduklarını iddia eden Katolik’ler arasında yıllarca sürmüştür. Katolik İrlanda Cumhuriyet Ordusu gerillaları (IRA ) ile Protestan İngiltere Ordusu arasında, 1969-2005 yıllarını kapsayan dönemde binlerce ölüm ve yaralanmaya yol açan çatışmalar hafızalardadır. “Crying Game", "My Left Foot", "Shadow Dancer", "In the Name of the Father " ve “Hidden Agenda “,  IRA ile ilgili beyazperdeye aktarılan filmlerden bazıları.

İslam’ın iki ana yorumu Sünni’lik ve Şii’liktir. İkisi de Ehl-i Kıble’dir, Kuran ve Sünnet’i referans almaktadırlar. Ancak bugün iki mezhep arasında amansız bir çatışma vardır. Yakın zamanlarda (1980-1988) tanık olduğumuz 8 yıl süren, bir milyon insanın öldüğü ve her iki ülkede büyük yıkımlara yol açan İran-Irak savaşı, bugün Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan iç savaşlar, Somali’de yaşanan iç savaş hep mezhep savaşlarıdır. İran-Irak savaşı için önereceğim filmler “Kilometer Zero “ ve “The Flamed Borders” dır.

 İran-Irak Savaşından.......

Başka Mostar Köprüleri’nin yıkılmadığı, savaşsız,  barış içinde yaşanası bir dünyaya….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder