Sayfalar

26 Haz 2024

AGNOTOLOJİ

 




Agnotoloji  bilgisizliğin ne olduğunu araştıran bilim dalıdır. Robert N. Proctor tarafından kavramlaştırılmıştır.  Agnotolojinin hedefinde olan kişiler de, agnozi belirtileri gösteren kişiler gibi doğru ve gerçek hakkında bir farkındalığa sahip olamazlar. Bilgisizliği ve menfaat gereği cehalet yaymanın arkasında­ki olanı biteni inceleyen “agnotoloji”, eski Yunanca “agnosis” den (bilgisizlik) kaynaklanmıştır, yani “bilgisizlik bilimidir”, halk dilinde “cehalet bilimi”dir. Agnotoloji toplumun bilgi sahibi olmasını istemeyen güçlü kurum­lar tarafından yaratılan bilgisizliği inceleyen bir disiplindir. Örneğin bir ürünü pazarlamak ya da bir çıkar elde etmek için kasıtlı olarak toplumda kafa karışıklığı yaratan yalan bilginin yayma ve yayılma süreçlerini, ardındaki gerçekleri araştırır.


 



Tayfun Uzbay “Görünmeyen Beyin” isimli kitabında tam da agnotolojinin konusu olacak şekilde akademisyen destekli cehalet yaymanın nasıl bir şey oldu­ğunu iki güncel örnek vererek açıklamaktadır. İlk örnek Prof Dr Mehmet Öz'dür. Başarılı bir kalp-damar cerrahı olan Dr Öz Columbia Üniversitesi'nde ses getiren ameliyatlar yapmış dünya çapında tanınmış bir hekimdir. Ancak Prof Dr Öz asıl alanı olan cerrahiyi bırakarak bitkisel ürünlerin ve gıda takviyelerinin tanıtımını hedefleyen  bir TV programı yapmayı başlar. Programda seyirciye insan anatomisi ve fizyolojisi ile ilgili bilgileri eğlenceli bir şekil­de verirken, anlattığı konuyla ilgili hastalıkların tedavisi için gıda takviye­leri ve çeşitli bitkisel maddeler önerir. Önerilerin çoğu bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış değildir, buna rağmen Dr Öz bunları kesinmiş gibi anlatır. Örneğin önerileri arasında yer alan yeşil kahve haplarının, iddialarının aksine insanları zayıflatmadığı ortaya çıkınca üretici firmaya 9 milyon dolar ceza kesilmiş, bu hapları üreten şirketlerin pazarlamacılarını programında konuk eden Prof Dr Öz ise ABD Senatosu'na tıp dışı davranışları ile ilişkili olarak ifade vermiştir. Bu durumdan rahatsız olan Columbia Üniversitesi de akademisyenlikle bağdaşmayan davranışları sonucu Dr Öz’ün üniversite ile ilgisini kesmiştir. Dr Öz hayatını ABD’de politikacı olarak sürdürmektedir.


 

Prof.Dr Tayfun Uzbay

Uzbay’ın kitabında bahsettiği diğer bir güncel örnek ülkemize aittir. Özel bir Üniversitede çalışan Prof  Dr  Canan Karatay   bir iç hastalıkları uzmanı olup sonradan kardiyoloji ve diyet uzmanlığını da almıştır. Önerdiği “Karatay Diyeti” toplumda yaygın karşılık bulmuştur. Buraya kadar sorun yok, ancak şöhreti yakalayan Karatay'ın med­yayı sıkça kullanarak aka­demisyen kimliği ve bilim etiği ile bağdaşmayan, toplumda yanlış anlaşılabilecek ve toplum sağlığına zarar verecek mesajlar vermeye başlamasıyla tablo değişmiştir. Söylediklerinin içinde doğru mesajların yanında  tehlikeli mesajlar da yer almaktadır. Örneğin; "Şeker zehirdir asla tüketmeyin", "gebelikte glikoz tolerans testi yaptırmayın", "bol bol kuyrukyağı yiyin", "lipit düşürücü ilaçlar palavradır, kul­lanmayın" gibi genelleyici ve kesin ifadeler kullanmıştır. Bu nedenle kullandıkları ilacı bırakan yüksek lipitli (hiperlipidemili) hastaların sağlığını tehlikeye attığını düşünmemiştir. Karatay'ın en vahim ifadelerinden biri çocuklara kahve içiril­mesi ile ilişkili tavsiyeleridir. "Çocuklar Türk kahve­sini şekersiz olmak kaydıyla istediği kadar içebilir. Kahve çok güçlü bir antioksidandır. Şeker beyinde tahribat yapar, kahve onu düzeltir, cin gibi yapar". Bu ifadeler kabul edilemez, ”kelle-paça” önermeye benzemez, bilimsel olarak  kahve kafein içerir, çok içen çocuklarda rahatça aşırı doza bağlı kalp rahatsızlıkları ortaya çıkarabilir. Esasen kafeinin kendisi bağımlılık yapan bir maddedir. Gelişmekte olan ço­cuk beyninde nöronlarda duyarlılaşmaya neden olabileceği ve bu duyarlı­laşmanın nikotin, kokain ve amfetamin gibi başka bağımlılık yapan maddelerle çapraz geçişe sahip olduğu, yani kafein tüketen çocukların ileride bu maddelere bağımlı olma ihtimallerinin de artabileceği tehlikesi bilimin ışığı altında yetkin bir akademisyen olarak Prof Dr Tayfun Uzbay tarafından vurgulanıyor. Kahvenin antioksidan etkisi ile çocukların beyninde şekerin yaptığı tah­ribatı düzeltmesi tezini ise hiçbir bilimsel temeli olmayan bir ifade olarak niteleyen Dr Uzbay, aksine gelişim çağındaki çocuğun belli oranda şekere ihtiyacı olduğu gibi beynin çalışması için de şekere ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Burada Karatay bir ürün pazarlamıyor, agnotolojik bir yaklaşımla mesleğini pazarlıyor. Günümüzde aşı karşıtları da benzer davranışlar içindedir.

 




Bu tip agnotolog akademisyenleri  az da olsa bazı söylediklerinin doğru olduklarını ileri sürerek savunanlar da var. Ancak onların unuttuğu bilim, vicdan ve etik gibi durumların tam olmadığında anlamını tamamen yitirdi­ği gerçeğidir. Yani siz % 99 bilimsel % 1 gayrı bilimsel oluyorsanız, bilimsel olduğunuzdan söz edilemez. Aynı şekilde bazı konularda etik, bazı konularda etik dışı davranılamaz, etik olmak ya koşulsuzdur ya da değildir Ben Prof Dr Tayfun Uzbay’ın yanında yerimi almakta, görüşlerine tamamiyle katılmaktayım, böyle bilim insanlarının sayısının artmasını dilemekteyim.

 

 

           


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder