Tarihte amazon kadınları savaşçı kimlikleriyle tanınır. Binicilikleri ve okçulukları savaşta korku, barışta hayranlık yaratır. Tam olarak kanıtlanmamakla birlikte ilk yaşadıkları bölgenin Kuzeybatı Anadolu, Sinop-Gerze-Amasya üçgeninde olduğu kabul edilmektedir. Başkentleri bugünkü Terme ilçesidir. Thermedon nehri kıyısında Thermiseaya adıyla tarihte yer almıştır. Dede Korkut Hikayeleri’nde Kafkaslar’da yaşayan ve “alp kızları” denen savaşçı kabilenin amazonlar olduğu iddia edilmektedir.
Yunan Attika Vazosu'nda AmazonlarGüney Amerika’yı boydan boya geçen büyük nehrin adı Amazon’dur. Bu nehrin ismi ile savaşçı kadınlar Amazonlar’ın bir ilişkisi var mıdır ? Kıtaya keşif ve ticaret için gelen İspanyol gemici Fransisco de Orellano bu nehirde seyahat eden ilk Avrupalıdır. Orellano bu seyahati boyunca nehrin her iki kıyısında vahşi, savaşçı, sık sık kafileye saldıran ve kaçırdıkları erkeklerle sabaha kadar sevişip sabah vakti onları öldüren kadınları görmüş ve onları tarihteki Amazon kadınlarına benzettiğinden bu nehre Amazon adını vermiştir. Bu konuda başka farklı iddialar da vardır örneğin “kayık deviren” anlamındaki Kızılderili sözcüğü “ammasona” veya “kükreyen su” anlamına gelen “amazunu” bunlardan bazılarıdır.
Amazonlar'ın Atina Kralı Theseus'a saldırısını gösteren bir kabartma
Amazonlar her yıl iki aylarını çocuk sahibi olmaya ayırmışlardı, ancak sadece savaşta adam öldürenlerin çiftleşmesine izin verilirdi. Komşu kabile erkekleriyle çiftleşen ve hamile kalan Amazon kadını kız doğurursa onu savaşçı olarak yetiştirmek üzere alıkoyar, erkek doğurursa çiftleştiği erkeğin kabilesine geri gönderirdi. “Yunan Mitolojisinde Amazonlar” isimli kitabında D.J.Sobol, barış zamanlarında erkekleri çılgına çevirecek güzellikte, uzun boylu, küçük ve dik göğüslü, iri yapılı gövdeleri ve kaslı görünümlerine rağmen dişiliklerini koruyan bir fiziğe sahip olduklarını yazar.
Gaziantep mozaiği
Bir Amazon daha küçük yaştayken erkekleri ve erkek toplumunu aşağılama yönünde eğitilirdi. Geleneksel savaş kıyafetlerinde hilal şeklinde bir kalkan taşır, ince tunikleri vücutlarını sıkıca sarardı. Kolları, bacakları ve tek göğüslerini açıkta bırakırlardı. Amazon kadınları rahat ok atsın diye sağ memelerinin genç yaşta dağlanarak alınmasıyla sağ kollarının daha da güçlendiği, amazon adının antik Yunancada memesiz anlamındaki “a-mamosis” kelimesinden geldiği tezi günümüzde doğru kabul edilmemektedir. Tüm resim, kabartma ve heykellerde Amazonlariki göğüslü olarak betimlenmiştir. En son 2008’de Gaziantep’te bulunan bir mozaikte de Amazon iki göğüslü olarak görülmektedir.
Amazon'la Kentor'un (at adam) savaşı
Amazonları vahşi, kana susamış savaşçılar gibi gösteren romanlar veya hikayeler, çok önemli birer kaynak olan antik dönem yazılı eserlerine ters düşmektedir. Örneğin bu romanlardan biri 1948’de yazılan Ivor Bannet’in “Amazonlar” isimli romanıdır ve sinemaya da aktarılmıştır. Amazonlar hakkındaki destanlar Truva savaşına ilişkindir. Vergilius’un “Aenas” adlı eserinde Amazonlar ve kullandıkları ok,sadak, kalkan vb silahlar anlatılmaktadır. Homeros’un “İlyada’sında bahsi geçen Amazonlar için “erkeklerin kadın emsalleri” denmektedir. Amazonlar edebiyatta fazlaca yer almamıştır, buna karşın resim ve heykellerde oldukça yer almışlardır. Bu eserlerde “kiton” denilen ve vücudu saran kısa, ince bir elbise giymektedirler ve kadınsı görünüşleri baskındır. Bu eserlerde kana susamış, kavgacı kadın yerine, zarif kadın görüntüsündedirler. Attika vazo resimlerinde de sıkça yer alırlar, hatta bu vazolar eski destanları nesilden nesile aktarmada çok önemli olmuştur. Rubens ve Delacroix tablolarında Amazonlara yer vermiştir.
Rubens'in "Amazonlar Savaşta" isimli tablosu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder