Sayfalar

27 Kas 2011

ESNEMEK












Esnemek, ağızın olabildiğince açıldığı  ve gözlerin kısıldığı veya kapatıldığı, bazen sesli    bazen sessiz  gerçekleştirilen bir eylemdir. İlginç olanı bulaşıcı bir eylem olmasıdır, evet karşınızda birinin esnediğini görünce siz de esnersiniz, ondan size bulaşır esneme eylemi. Bunun nedeni  henüz tam olarak açıklanamamıştır. Aslında esnemenin nedeni dahi henüz tam olarak bilinmemektedir.
 
Esnemek sadece insanlara has değildir. Kedi, köpek, fare ve daha birçok hayvan da esneyebilmektedir. Ancak insanların aksine hayvanlar  daha çok dikkat gerektiren işler yaparken, hatta heyecanlanıp sevindiklerinde esnerler. Evdeki  can yoldaşım  Argos’a “kemik, büsküvi, ekmek” dediğim zaman önce kulaklarını diker, bekler, sonra da  esner.   MÖ IV. yüzyılda Hipokrat esneme ile,  beyinden "kötü hava"nın çıkması sağlanarak yerine "iyi hava" girmesinin sağlandığını ileri sürmüştü.
 
Esnemek ile oksijen ve karbondioksit seviyeleri arasında  bağlantı olduğu iddia edilse de, bu görüş deneklerle yapılan çalışmalarla desteklenememiştir. En çok sabah kalktıktan sonra ve gece uykumuz geldiği zaman esnediğimiz göz önüne alınarak, uykunun istenmediği durumlarda refleks olarak beynin  uyarıldığı böylece  bir şekilde uyanık kalınmayı sağladığı yönünde bir görüş ileri sürülmüştür. Uyumaya çalışırken, yeni uyandığımızda veya yorgun hissettiğimizde daha fazla esniyoruz  şüphesiz. Belki de esneme bizim uyanık kalmamıza yardımcı oluyordur. Araştırmacılar insanlarda esnemeyi tetikleyerek ensefalografiyle beyin faaliyetlerini incelemiş.  Esnemenin beyindeki aktiviteyi arttırdığına dair herhangi bir kanıt ortaya çıkmamış.
 
Frontiers in Evalutionary Neuroscience isimli dergide yayınlanan çalışmada esnemenin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, insanların  kış aylarında yaz mevsimine oranla daha fazla esnedikleri yazmakta.   Journal of Neuroscience & Biobehavioral Reviews dergisinde yayınlanan bir makalede ise  bu konuyla ilgili çok sayıda teori sunuluyor ancak hangisinin doğru olduğuna dair henüz yeterli kadar kanıt olmadığı belirtiliyor.
 
Şizofrenlerin nadiren etraflarında esneyen insanlardan etkilenerek esnedikleri saptanmış bunun üzerine bulaşıcı esnemenin psikolojik boyutu üstünde yoğun çalışmalar yapılmıştır. Esnemeye yatkın olan kimselerin “empati seviyelerinin” yüksek olduğu, yani kendisini başkalarının yerine koyma becerisinin yüksek olduğu kişilerin,  kendini karşısındakiyle özdeşleştirip, farkında olmadan onu taklit etmeye başlaması, dolayısıyla esneyen birini görünce kendisinin de esnediğini ileri süren bilim adamları vardır. Buna empatik refleks deniyor. Beş yaşın altındaki çocuklarda esnemenin  bulaşıcı  olmaması da bu görüşü destekler nitelikte. Otistik çocuklarda yapılan çalışmalarda da empati seviyesi ile esnemenin bulaşıcılığı arasında açık bulgular saptanmıştır. İnsanların % 55’i  başkasının esnemesini gördükten sonra beş dakika içinde esnerler.   Bu görsel teoriyi desteklemeyen durumlar da vardır, örneğin ; körlerin  insanların esneme sesini banttan dinledikten  sonra esnemeleri, veya esneme ile ilgili bir yazı okuduktan sonra esnemenin sıklıkla gerçekleşmesi gibi.
 
Esnemenin bulaşıcı olduğu yıllardır bilinen bir gerçek, 1508 de Roterdam’lı Erasmus  bir insan esnerse öbürü de esner” demiştir. Maya uygarlığında esneme ile ruhun bedenden o an için ayrıldığına inanılmıştır. Hatta 17 ve 18. yüzyıllarda mahkemelerde esnemek mahkemeye saygısızlık kabul edilerek cezalandırma sebebi  görülmüştür.

 
Esnemek istemdışı bir davranıştır. Onbir  haftalık fetüsün dahi anne karnında esnediğini tespit edilmiş. Hem burnumuzla, hem de ağzımızla nefes alabilmemize rağmen, kapalı ağızla esnemek mümkün değildir. En çok ve sık esnemenin olduğu zaman, sabah uykudan kalkma vaktidir. Ortalama bir esneme altı saniye sürer. Esnerken kalp hızında yüzde 30 artış olabilir. Gerginlikte de esneme sıklıkla görülmektedir.

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI)  cinsi antidepresan alanlarda özellikle ilaç kullanımının ilk üç ayında esneme sıklığının arttığı gözlenmiştir, bu nedenle  dikkatler  beyindeki duygular, ruh hali, iştah gibi durumlar üzerine etkili olan serotonin başta olmak üzere bazı nörotransmitterler üzerine çevrilmiştir.  Leeds Üniversitesi'nde psikoloji alanında önemli çalışmaları olan  öğretim görevlisi Dr  Catriona Morrison, “bulaşıcı esneme çok ilginç bir davranış, işitsel bir işarete gerek yok, görsel bir işaret bile gerekmez - sadece okumak veya düşünmekle esnemeye başlarsınız” demektedir. Son nöro-görüntüleme çalışmaları esneme olduğu  zaman ve esnemeye tepki verildiği zaman,  beynin aynı bölgesinin etkilendiğini göstermiştir. Yine Leeds Üniversitesi’nde esneme kavramını test etmek için psikoloji ve mühendislik okuyan öğrenciler üzerinde bir çalışma  gerçekleştirilmiş. Her öğrenci, 10 dakika içinde 10 kez esneyen  bir arkadaşı ile bir bekleme salonunda tutulmuş, diğer öğrencilerin yanıt olarak ne sıklıkta esnediği kaydedilmiş. Her katılımcıdan, daha sonra,  empatik becerilerini gösteren bir testi tamamlamaları istenmiş. Sonuç empati testlerinde daha yüksek puan alanların bulaşıcı esnemeye en fazla  yakalananlar olduğunu göstermiş. Psikoloji öğrencilerinin bulaşıcı esnemeye daha duyarlı oldukları, mühendislik öğrencilerinin ise  empati testinde anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları görülmüş.
 
İster can sıkıntısından esneyin ister endişeden, ister soğuktan esneyin ister yorgunluktan, ister uykunuz geldiğinde esneyin ister birisinin esnemesinden, esnemek rahatlatıyorsa esneyin esneyebildiğiniz kadar.

Yazımızı iki Fransız ressamın eserleriyle sonlandıralım. Joseph Ducreux’un (1735-1802) esnerken “otoportre”si ve Edgar Degas’ın (1834-1917) “ütü yapan iki kadın” isimli tablosu.









             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder