Göbek deyip geçmeyin
Göbek kordonu, plasentanın ortasından çıkıp çocuğun göbeğine
kadar uzanan fizyolojik bir oluşumdur. Plasenta
ise (halk deyişiyle “eş”),
bebek ile anne arasındaki besin ve
oksijen alışverişini sağlayan bir yapıdır. Bebek anne karnında geçirdiği
sürede ihtiyaç duyduğu başta oksijen olmak üzere besleyici tüm maddeleri,
hormon, mineral gibi yaşamsal maddeleri
göbek kordonu aracılığıyla alır. İçinde iki atardamar, bir toplardamar vardır
ve çevresi özel zarlarla korunmuştur. Damarlar anneyle çocuk arasındaki kan
alışverişini sağlar. Uzunluğu 50 cm kadardır. Göbek kordonunun kalınlığı bir santim’den biraz daha fazladır, bir ucu bebekte
diğer ucu da plasentadadır. Normalden
çok uzun olan kordonlar çocuğun boynuna,
koluna, bacağına sarılarak ya da rahimden dışarı sarkarak çocuğun hayatını
tehlikeye sokarlar, böyle doğumlarda
güçlükle karşılaşılabilir. Buna kordon dolanması denir.
Çocuk doğduktan sonra göbek kordonunun ortasına "klemp" (mandal) takılır ve kordon doktor ya da ebe tarafından kesilir. Çünkü
gerekli havayı ve besin maddelerini sağlamak için çocuğun bu kordona artık
ihtiyacı kalmamıştır. Yani doğumdan sonra ne
anne ne de bebek için artık gerekmeyen bir dokudur. Bu doku parçası sadece göbek kordon kanı açısından önemlidir. Kesilen göbek kordonundan çocukta kalan kısma göbek
bağı denir, ilk günlerde canlı gibi görünebilir. Aradan zaman
geçince göbek bağı kurur, büzülür ve siyahlaşır. Göbek bağı genellikle iki hafta
içinde düşer.
Kordon kanını dondurup saklamanın pek çok amacı vardır. Bunlardan
ilki, bebeğin ileride yaşamının herhangi bir döneminde kök hücre tedavisi gerektirecek organ ve doku yaralanması, harabiyeti veya
yaşlılığı gibi bir durumla karşılaştığında, kendine ait sağlıklı
bebeklik çağı kök hücreleriyle tedavi edilebilmesidir. Böylece doku uyumu olan
verici aramaya gerek kalmaz. Ayrıca kişinin
kendi hücre ve dokuları ile uyum sorunu olmayacağından bu hücreleri kullanmak çok önemli bir avantajdır.Diğer bir amaç ise bebeğin kardeşlerinde ya da yakın
akrabalarında çıkabilecek hastalıkların tedavisinde de benzer amaçla
kullanmaktır. Bu konularda yoğun çalışmalar devam etmektedir.
Bir de göbek kordonuna ait inanışlar, folklorik uygulamalar,
gelenekler vardır. Örneğin; Orta Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere
Anadolu’nun bazı yerlerinde, "sesi az çıksın,
kocasının karşısında çok konuşmasın" diye kız bebeğin göbek
kordonu kısa kesilir. Bazı yörelerde ise oğlanın göbeğinin kısa kesilmesi
halinde sesinin kız gibi ince olacağına
inanılır, bu nedenle bazen gereğinden
uzun kesilmiş göbek kordonu olan bebekler görülür. Bebeğin sesinin güzel olması
için de doğum sırasında anne ile bebek arasındaki göbek kordonu bir karış ve dört parmak hesabı
yapılarak kesilmektedir. Böylece bebeğin sesinin
güzel olacağına inanılmaktadır.
Göbek kordonu kesilirken bir de "göbek adı" konulur. Kişinin
kabirde bu adıyla çağrılacağına inanıldığı için bu ad, çoğunlukla Kuran’dan seçilir. Abdullah, Yunus, Muhammed, İdris gibi. Ardından, sağ kulağına ezan okunur. Bir de “çıpayı (göbek kordonu)
kesen ebenin huyu çocuğa geçer” inancı vardır.
Bebeğin karnı doymaya başlayınca, göbek bağının da düşeceğine inanılır. 4-7 gün
arasında düşen göbek bağı itinayla bir yerde saklanır. Çocuk
“evcil’”olsun
diye göbek bağı dolap ya da sandık içine saklanır. Kimi, "gezgin olmasın, dışarıya çok gitmesin"
diye 1-2 sene beşiğine asılı tutar göbek bağını; kimi "okusun, büyük adam olsun" diye okul
bahçesine, kimisi de "devlete hayrı dokunsun, devlet adamı olsun" diye
devlet dairelerinin avlusuna gömer. “Dindar ve imanlı” olması için de cami
bahçesine gömüldüğü de bilinmektedir. Galatasaray Lisesi’nin ve İstanbul Üniversitesi’nin bahçelerinin dili olsa da konuşsalar…
Arș. Gör. Selma Dinç yaptığı bir çalışmada, annelerin
%53.5’nun bebeklerin ilk banyosunu göbek düștükten sonra yaptıklarını, bebeğin göbeği
düștükten sonra ise, %21.1’inin bebeğin göbeğine
kahve, tuz, zeytinyağı gibi maddeler sürdüklerini saptamıştır. Anadolu'da bazı
yörelerde, bebeğin göbeği dağlanıyor; kül yanmış kömür, tandır toprağı, kahve
gibi, steril olduğu varsayılan maddeler sürülüyor. Büyük olasılıkla bakteri
üremesini önlemek için tuz, yumuşatmak için de zeytinyağlı bez konuyor. Çeşitli
yörelerimizde, göbek kordonu suya atılıyor, bunun da vardır bir nedeni…
Halk arasında ve günlük yaşamda sıklıkla kullanılan göbekli sözcüklerden bazıları :
göbek atmak, göbek havası, göbek bağlamak, göbeği bağlı olmak, göbeği biriyle kesilmiş
olmak, kendi göbeğini kesmek, göbeği sokakta kesilmiş olmak, göbeği düşmek, göbeği salıvermek… Ve "göbeğini kaşıyan adam" !
“Göbeğim çatladı” ama yazı da bitti !
Dr Faik Çelik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder