Sayfalar

13 Nis 2012

Kelimelerden Ürkmek



Bazı kelimeleri kullanmaktan korkuyoruz,  halbuki bu kelimelerin yerini tutabilecek veya gerçek anlamı yansıtabilecek kelime kullanmak kolay olmuyor, “ülkü”  kelimesi misal. Amaç edinilen, ulaşılmak istenen erek, ideal demektir  ülkü, eskilerin deyimiyle mefkure’dir. Gerçekte olmayıp, yalnızca düşünce ile kavranabilen şeydir, yalnızca gereklilik ve  erişilmesi istenen amaç olarak kalan hedeftir. Bu kelimenin belirli bir siyasi düşünce tarafından sahiplenilmesi, ve bu düşünceyi benimseyen bir gençlik örgütüne üye olanların tekelinde görülmesi nedeniyle kullanılmaktan korkulduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Ülküm şudur dediğiniz anda, ülkücü görüşü benimsediğiniz düşünülür ve bu kelimeyi kullanmaktan çekinirsiniz. Ülkü sahibi  olmak neredeyse sol dünya görüşünde yasaktır. Ülkü sahibi olunmadan sağ-sol hiçbir siyasi düşüncede ayaklar yere basmaz ki.



 Bir diğer kelime “hoşgörü”.  Hoşgörüden bahsettiğiniz zaman bu kavramın bir cemaatin tekelinde olduğu önyargısı nedeniyle potansiyel cemaat sempatizanı gibi algılanıyorsunuz. Ne güzel, ne anlamlı bir kelime hoşgörü ve yerini tutacak bir benzer kelime bulmakta zorlanıyoruz. O malum cemaat bu kelimeyi sahipleniyorsa, bu kelimeyi düşünce ve eylemlerinde sembol olarak  kullanıyorsa, bizlerin vazgeçmesi gerekmez ki, neden bu kelimeyi kullananlara karşı önyargılı olmaktan vazgeçmiyor, hoşgörü kelimesini kullananlara karşı hoşgörülü davranmıyoruz, anlamakta zorluk çekiyorum.


Gelin “devrim” kelimesinin durumunu irdeleyelim. Hani o kadar korkutucu bulunur ki, resmi ağızlarda “inkilap” olarak telafuz edilir bu kelime. 12 Eylül yasaklarının vurduğu bir kelimedir. Korkuyla sindirilmiş bir kelimedir. “Atatürk Devrimleri” derseniz sol ideoloji propagandası yapmakla suçlanırsınız. “Atatürk İnkilapları” derseniz bazı duyarlı kesimlerin kapsama alanı dışında kalır rahat edersiniz. Aslında devrim çok anlamlı bir kelime. Devrim, belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişikliktir, olumluluk içerir, iyiye güzele gidişi belirtir. Siyasal anlamda devrim bir kitle hareketi ile politik sistemin bütününde önemli bir değişmenin gerçekleşmesidir ancak tanımdan anlaşılacağı gibi “devrim” sadece politik sistemle sınırlı değildir. Toplumların sosyo-ekonomik yapılarında uzun vadede önemli sonuçlar getiren icat ve değişiklikler de devrimdir. Örneğin sanayi devrimi, tarım devrimi, teknolojik devrim. Sanatta da  devrim olur, hukuk sisteminde de. Ama devrimden söz ettiğiniz zaman “Marksist-Leninist hatta Maoist” gibi, bir dönem savcıların çok severek kullandığı klişe sözlerle hedef gösterilebilir korkusuyla bu kelimeyi kullanmaktan kaçınırsınız.

Bir de ”barış kelimesi var ki, tamamen ideolojik jargona oturtulan, söylendiği zaman bazı kesimleri rahatsız eden masum ve anlamlı bir kelime. Genel anlamda düşmanlığın olmadığı, kötülükten, kavgadan  uzak, sessizlik ve  huzur içinde yaşamak olarak tanımlanır. Barış kelimesi duygusal bir durum için de kullanılabilir. Bir insanın iç barışını sağlamış olması veya kendisiyle barışık olması gibi. Barış isteyen kişi, bu kelime karşıtlarının hedefi olmakta, barış karşıtı olan savaş  hiç beklemediği ve hak etmediği bir desteği çaba sarf etmeden almaktadır. Barıştan söz etmek nerdeyse bölücülük propagandası yapmak, ülke aleyhine çalışmakla eş tutulmaktadır.

Bir de kullanılan kelimelerle dünya görüşü ortaya konulur ki bu ayrı bir yazı konusudur. Uygarlık derseniz, egemenlik derseniz sol, medeniyet derseniz, hakimiyet derseniz sağ pencereden dünyaya baktığınız hemen şıp diye anlaşılır. Bir cerrahın cerrahi aletleri kullanma becerisi iyiyse, “cerrahi aletlere hakimiyeti var” demek yerine “cerrahi aletlere egemenliği var” demek komik olmaz mı ?  Ya da “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” derseniz sağ bakış açısıyla “hakimiyet allahındır” diye karşınıza çıkarlar, “egemenlik kayıt şartsız milletindir” derseniz egemenlik sol jargona uyduğu için, hakimiyet yerine kullanılsa bile sağ bakış açısı bundan rahatsız olmaz.

Bir toplum kelimelerden korkarak, kelimelere anlamı dışında anlamlar yükleyerek, onları şifreli hale getirerek veya dokunulmazlık zırhına sokarak bir yere varamaz. Kelimeler bizim dostumuz, onlarla kavgamız yok, onları masum işlevleriyle baş başa bırakalım. Özgür bırakalım onları.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder