Yaşam
çoğu kez rastlantılarla şekillenir. Bunların bazısı insanı düze
çıkarırken bazısı da beklenmedik olumsuzluklara çekiverir. İşte cerrahi
tarihinde de bazı ilginç tesadüfler
sonucunda roman gibi gelişen olaylar birbirini izlemiş ve ortaya ibretlik
öyküler çıkmıştır.
Misal;
Eylül 1884’de Viyana’da göz doktoru Carl Koller’in parasızlıktan gidemediği 15
Eylül’deki Heidelberg Tıp Kongresi’nde “lokal
anestezik olarak kokainin kullanılması”
başlıklı bildirisinin başkası tarafından sunulmasından sonra hayranlık
uyandırması, ardından Dr Sigmund Freud’la tanışıp onunla birlikte birkaç hafta
kokain kullanarak kas güçlerindeki artışı
görmeleri, ancak Freud’un gözlemlerini sadece sinir sistemine yönelterek, kokainin
depresyonun tedavisinde ayrıca ruhsal ve bedensel güçlerin
kuvvetlendirilmesinde çok etkili olduğunu bildirmesi, buna karşın Dr Koller’in
kokainin lokal anestezik etkisine ilgi duyması ve deneylerini buraya yönlendirmesi
Dr Halsted ve arkadaşları ile bir çok öğrencinin kötü kaderini hazırlamıştır.
Coller’den Halsted’e uzanan kader halkasının ayrıntılarına bakalım.
William
Steaward Halsted (1852-1929) o sıralarda
New York’ta asistanları Richard Hall ve Frank Hartley ile Roosvelt Hastanesi’nde
çalışmaktaydı. Halsted’e göre kokain gözde olduğu gibi madem mukozalara
damlatıldığında ağrıyı gideriyordu, o zaman vücudun derin yerlerine verildiğinde de etkili
olabilirdi. 1884 Eylül sonlarında Dr Halsted ve iki asistanı hemen kendi üzerlerinde
kokain enjeksiyonlarına başladılar. Cilt
ve ciltaltı kokain enjeksiyon sonuçları onları cesaretlendirdi. Dr Halsted,
asistanları Hartley ve Hall her enjeksiyondan sonra aşırı bir çalışma gücüne
eriştiklerini, rahat konuşmaya, ameliyatta daha sakin ve kendilerinden emin
davranmaya başladıklarını saptadılar. Hartley ağır bir nezlede burun
mukozasındaki tahrişin ağrısını rahatlatmak amacıyla kokain tozunu burna
çekince ağrısının hafiflemesinin yanında solunumunun da düzeldiğini fark etti. Sadece
Halsted ve asistanları değil, dostları ve öğrencileri de herhangi bir
yorgunlukta, nezlede kokaini burunlarına çekiyorlardı. Halsted bu sırada kokain
ile deneysel çalışmalara devam ediyordu, bu çalışmalardan biri olan tavşanda siyatik sinire kokain enjekte
edilmesinin sonucunu “iletim anestezisi”
olarak yayınladı.
Kokaini rutin kullanan bu insanlar bir müddet
sonra, birkaç gün kokain almayınca baş dönmesi, titreme, nefes darlığı, uykusuzluk
ve mide spazmları oluştuğunu fark ettiler. Halsted başlarına geleni anlamıştı
ama asistanlarını uyardığında iş işten geçmişti. Hall büyük bir çöküntüye girmiş
ve New York’u terk ederek Santa
Barbara’ya gitmiş ve sonra da kendinden
hiçbir haber alınmamıştı. Hartley’in ise parlak kariyeri sonlandı. Cerrahi asistanlığı
bırakmıştı. Daha sonra intihar ettiği anlaşıldı.
Dr
Halsted’i kaybetmemek için doktor arkadaşları onu akıl hastanesine yatırdılar. Bu
parlak cerrah bir yıl hastanenin duvarları arasında kayboldu. New York’a
döndüğünde titiz, obsessif, kırılgan bir adamdı ve kokain alışkanlığından henüz
tam olarak kopamamıştı. Arkadaşı Prof Dr Welch, ünlü John Hopkins Hastanesi’ni
Baltimor’a taşırken beraberinde Dr Halsted’i de götürdü, orada kendi evine
yerleştirdi, kendi laboratuvarında çalıştırdı. Barsak anastomozu ile (dikişleriyle)
uğraşmaya başlayan Dr Halsted iyi gibi görünüyordu, ancak büyük bir irade
göstererek kendi isteğiyle yeni bir kür yaptırmak için tekrar akıl hastanesine
yattı, birkaç ay sonra döndüğünde çok daha iyi görülüyordu. Asla lokal anestezi
ile hiçbir girişimde bulunmuyor sadece genel anestezi ile ameliyat yapıyordu.
Özellikle meme cerrahisi ile uğraşıyordu. Çok yavaş ve titiz çalışması Amerikan
literatürüne geçti. Eskiden bir saatte yaptığı meme ameliyatını 4 saatten önce
bitirmiyor, dokulara çok saygılı davranıyor, ameliyat piyeslerini yaygın
patolojik incelemeye tabii tutuyor, asepsi, yara bakımı ve pansumanına çok önem
veriyordu.
Prof
Dr Welch, Dr Halsted’in nispeten kaba ve az gelişmiş Amerikan cerrahisine bir
sistem getirdiğini fark ederek onu 1889’da John Hopkins’te cerrahi
profesörlüğüne getirdi. Prof. Dr William Steaward Halsted, John Hopkins’te cerrahi eğitimini
şekillendirerek diğer fakültelere örnek ve öncü oldu. Adeta küllerinden yeniden
doğan büyük cerrah ve eğitimci Dr.
Halsted’in ”Şuuru kapalı bir
hastanın yetersiz bir cerraha karşı tek silahı kanamadır” sözü literatüre
geçmiştir. İşte tesadüfler, işte mutlu son, ama hayat her zaman mutluluk vaat
etmiyor ki !
Ressam John S. Sargent'in fırçasından Prof Welch, Prof Halsted, Prof Osler ve Prof Kelly
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder