Sayfalar

19 Şub 2012

Hekimlik ve Mutsuzluk Üzerine

           "mutsuzluk"    Paul Gauguin

Dünyanın en mutsuz toplumları sıralamasında üçüncüymüşüz. Mutsuz olmak insanın doğal ruh hallerinden biridir,  gelin görün ki hekimlik ile yan yana geldiğinde ciddi bir karşıtlık oluşturuyor. Hekim mutlu olmak veya mutluluğu oynamak zorunda değildir elbette, ancak mutsuz hekimin kendisinden yardım bekleyen hastasına ne ölçüde faydalı olabileceği de bellidir.  Hekim mutsuzluğu üzerine sayısız çalışmalar yapılmıştır. Başta stres olmak üzere çalışma koşullarının ağırlığı, yorgunluk ve gerginlik, kaygı gibi genel nedenlerin yanı sıra, strese karşı dayanıksızlık, iletişimde yetersizlik, mükemmeliyetçilik, aşırı sorumluluk duygusuna sahip olma,  takım çalışmasına uyumsuzluk,  doyumsuzluk gibi bireysel faktörler de hekim mutsuzluğunda baş rolü oynamaktadırlar.


Yukarıda belirtilen genel faktörlerin yanı sıra, kamuoyundaki yaygın kanının aksine  hekimlerimizin ekonomik koşullarındaki olumsuzluğun ülkemize ilişkin özel bir mutsuzluk kaynağı olarak yer aldığını da dipnot olarak düşelim. Stres faktörlerinin başında “hata yapmak korkusu “ gelmektedir. Öznesi insan olan hekimlikte hatanın sonuçları sadece hataya uğrayan hastaya değil hekime de maddi-manevi çok ağır bedeller ödetmektedir. Bu konuda hekimlik tarihi mesleği bırakan, hatta intiharı çözüm olarak gören sayısız örneklerle doludur.

Mutsuzluğun bir adım ötesi “umutsuzluk”tur,  ve ne yazık ki hekim kamuoyunda mutsuzluktan umutsuzluğa kayışın önlemeyen yükselişini gözlemlemekteyiz. Mutluluk izafi (göreceli) bir kavramdır, kişilikle ilişkilidir, yokluk içinde bile mutlu olabilen insanlar varken, varlık içinde  bir türlü mutlu olamayan insanlar da vardır. Mutlu olmayı becerebilmek de bir sanattır. Mutsuzluk demek  günün başlamasına sevinmemek demektir, işyerinde onlarca arkadaş arasında  kendini tek başına hissetmek demektir. Böyle bir hekimin mutsuzluğu hastanın da mutsuzluğu anlamına gelir.


Meslekte ilk yıllarımı hatırlıyorum, hem ben hem de çevremdeki daha eski hekimler oldukça mutluydu, bizim kuşak  hekimliğin altın ve gümüş devrini yakalayamadı belki ama bronz çağını yaşadık dolu dolu, şimdiki mutsuz hekim profiline bakarak günümüzde hekimlerin asil metal çağlarını kaçırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Acaba makineleşme, teknolojik gelişmenin baş döndürücü hızının  tıbba yansıması ve aşırı uzmanlaşma ile kendine yabancılaştı mı hekimler? Bunun için mi mutsuzlar?  Ya da her ortamda kötülenip, ötelenip erk sahiplerince hedef tahtası haline getirildikleri için mi mutsuzlar?  Sistem adına sistem dışına itilip, ya da sistemsizleştirildikleri için mi yoksa?


Siz yükselmek isteyince, yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım, çünkü yükselmişim' diyen Nietzsche’nin felsefesi bile hekimleri mutlu etmeye yetmeyecekmiş gibi görülüyor.  Ahmet İnam’a göre mutsuzluk yaşama beceriksizliğidir, “mutsuz olunca önce kendime haksızlık yapıyorum, problem çözme gücümü zayıflatıyorum, çevremdeki insanlara acı vermeye başlıyorum, böylece hem kendime hem de çevremdeki insanlara ahlaki anlamda kötülük yapmış oluyorum, mutsuz olmak çok kolaydır, çok ucuzdur, dünyada dönen üçkağıda, çirkinliklere karşın güzel yanlarını görme ve mutlu olma çabasının insana yakışır bir çaba olduğunu düşünüyorumdiyor Ahmet İnam.

Yazımızı Murathan Mungan’dan alıntıyla sonlandıralım. “ mutlu olmak için içinde bulunduğumuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin, mutluluk bir varış değil bir yolculuktur, pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta, oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır".







2 yorum:

  1. Bir hekim kongresinde, ana panellerin birinın "stresle başa çıkmak" olduğunu söyledi bir arkadaşım... ne acı değil mi... hastalarına umut olması gereken bizlerin böylesi mutsuz, umutsuz ve hatta vazgeçmiş olması...yok yok bunun için hep birlikte birşeyler yapmamız gerekli... bizden sonrakilere borçluyuz bunu hatta... bence yani :)) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok haklısın, eskilerin deyimiyle "kendi muhtaç himmet dede, kaldı ki başkalarına yardım eyleye" durumundayız tam olarak, ama yine de birşeyler yapılabilir, bireysel çabalar yeterli değil tabii ki, STK'lar, uyumakta olsa da Üniversite'ler üzerinden neler yapılabilir düşünmeliyiz, sevgi ve esenlikler.....

      Sil