"mutsuzluk" Paul Gauguin
Dünyanın en mutsuz toplumları sıralamasında üçüncüymüşüz. Mutsuz
olmak insanın doğal ruh hallerinden biridir, gelin görün ki hekimlik ile yan yana
geldiğinde ciddi bir karşıtlık oluşturuyor. Hekim mutlu olmak veya mutluluğu
oynamak zorunda değildir elbette, ancak mutsuz
hekimin kendisinden yardım bekleyen hastasına ne ölçüde faydalı olabileceği de
bellidir. Hekim mutsuzluğu üzerine
sayısız çalışmalar yapılmıştır. Başta stres olmak üzere çalışma koşullarının
ağırlığı, yorgunluk ve gerginlik, kaygı gibi genel nedenlerin yanı sıra, strese
karşı dayanıksızlık, iletişimde yetersizlik, mükemmeliyetçilik, aşırı sorumluluk
duygusuna sahip olma, takım çalışmasına
uyumsuzluk, doyumsuzluk gibi bireysel
faktörler de hekim mutsuzluğunda baş rolü oynamaktadırlar.
Yukarıda belirtilen genel faktörlerin yanı sıra, kamuoyundaki
yaygın kanının aksine hekimlerimizin
ekonomik koşullarındaki olumsuzluğun ülkemize ilişkin özel bir mutsuzluk
kaynağı olarak yer aldığını da dipnot olarak düşelim. Stres faktörlerinin
başında “hata yapmak korkusu “
gelmektedir. Öznesi insan olan hekimlikte hatanın sonuçları sadece hataya
uğrayan hastaya değil hekime de maddi-manevi çok ağır bedeller ödetmektedir. Bu
konuda hekimlik tarihi mesleği bırakan, hatta intiharı çözüm olarak gören
sayısız örneklerle doludur.
Mutsuzluğun
bir adım ötesi “umutsuzluk”tur, ve ne yazık ki hekim kamuoyunda mutsuzluktan
umutsuzluğa kayışın önlemeyen yükselişini gözlemlemekteyiz. Mutluluk izafi
(göreceli) bir kavramdır, kişilikle ilişkilidir, yokluk içinde bile mutlu
olabilen insanlar varken, varlık içinde bir türlü mutlu olamayan insanlar da vardır.
Mutlu olmayı becerebilmek de bir sanattır. Mutsuzluk demek günün başlamasına sevinmemek demektir,
işyerinde onlarca arkadaş arasında
kendini tek başına hissetmek demektir.
Böyle bir hekimin mutsuzluğu hastanın da mutsuzluğu anlamına gelir.
Meslekte ilk yıllarımı hatırlıyorum, hem ben hem de çevremdeki
daha eski hekimler oldukça mutluydu, bizim
kuşak hekimliğin altın ve gümüş devrini
yakalayamadı belki ama bronz çağını yaşadık dolu dolu, şimdiki mutsuz hekim
profiline bakarak günümüzde hekimlerin asil metal çağlarını kaçırdığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Acaba makineleşme, teknolojik gelişmenin baş döndürücü hızının tıbba yansıması ve aşırı uzmanlaşma ile kendine
yabancılaştı mı hekimler? Bunun için mi mutsuzlar? Ya da her ortamda kötülenip, ötelenip erk
sahiplerince hedef tahtası haline getirildikleri için mi mutsuzlar? Sistem adına sistem dışına itilip, ya da
sistemsizleştirildikleri için mi yoksa?
“Siz yükselmek isteyince, yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım, çünkü
yükselmişim' diyen Nietzsche’nin
felsefesi bile hekimleri mutlu etmeye yetmeyecekmiş gibi görülüyor. Ahmet
İnam’a göre mutsuzluk
yaşama beceriksizliğidir, “mutsuz
olunca önce kendime haksızlık yapıyorum, problem çözme gücümü zayıflatıyorum, çevremdeki
insanlara acı vermeye başlıyorum, böylece hem kendime hem de çevremdeki
insanlara ahlaki anlamda kötülük yapmış oluyorum, mutsuz olmak çok kolaydır,
çok ucuzdur, dünyada dönen üçkağıda, çirkinliklere karşın güzel yanlarını görme
ve mutlu olma çabasının insana yakışır bir çaba olduğunu düşünüyorum” diyor
Ahmet İnam.
Yazımızı Murathan Mungan’dan alıntıyla sonlandıralım. “ mutlu olmak için içinde bulunduğumuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin, mutluluk bir varış değil bir yolculuktur, pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta, oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır".
Bir hekim kongresinde, ana panellerin birinın "stresle başa çıkmak" olduğunu söyledi bir arkadaşım... ne acı değil mi... hastalarına umut olması gereken bizlerin böylesi mutsuz, umutsuz ve hatta vazgeçmiş olması...yok yok bunun için hep birlikte birşeyler yapmamız gerekli... bizden sonrakilere borçluyuz bunu hatta... bence yani :)) sevgiler
YanıtlaSilEvet çok haklısın, eskilerin deyimiyle "kendi muhtaç himmet dede, kaldı ki başkalarına yardım eyleye" durumundayız tam olarak, ama yine de birşeyler yapılabilir, bireysel çabalar yeterli değil tabii ki, STK'lar, uyumakta olsa da Üniversite'ler üzerinden neler yapılabilir düşünmeliyiz, sevgi ve esenlikler.....
Sil