Mamut dişinden yapılmış Cro-Magnon insan başları (MÖ 20.000'e tarihleniyor)
Neandertal insanın Homo Sapiens'in atası olduğu
varsayılmaktadır. Homo Sapiens'in ilk örneklerini ise Cro-Magnon
insanı diye tanımlıyoruz, Güney Fransa'da bulunan iskeletler bize onların tipik
Avrupalı olduklarını gösteriyor, ortalama boyları 1.80 m’dir ve kafatasları
bugünkü insanlardan daha büyüktür. Cro-Magnon adı Fransa'da bulunan Cro adında eski insanların saklanmaları için kullandıkları bir
mağaradan gelmektedir. Sonraları bilim insanları bu mağaranın adını eski Magnon kabilesinden etkilenip Cro-Magnon
olarak değiştirmiştir. Cro-Magnon'lar, Avrupa erken modern insanıdırlar, Neandertal’ların devamıdırlar ancak
epey gen değişikliğine uğramışlardır.
Modern insan ise Cro-Magnon’la akrabadır diyebiliriz. İlk
sanat yapıtları MÖ 30.000 yıllarında Cro-Magnon insanının tarih sahnesine
çıkmasıyla başlar. Bu insanlar hayvan kemiklerinin tozu ve kil karışımlarından heykelcikler
yapıyorlar, mağara duvarları veya kemik üzerine resimler çiziyorlardı.
Bilim insanları Cro-Magnon'ların dünyada
oluşan ilk kabile olduklarına inanıyorlar. Toplu olarak
yaşamayı bilen Cro-Magnon insanların zekası oldukça yüksektir. Bu insanların
çizdikleri mağara duvar resimleri günümüzde birer sanat eseri olarak tanımlanıyorlar.
Cro-Magnon ressamlar gördükleri hayvanları kusursuz resmederken, insanları da
çizmişlerdi ve resimlerde bu insanların giyimli oldukları görülüyor. Mağara resimlerinde hayvan çizimlerinin % 98’i aynı mantık ve
benzer kompozisyonlarla çizilmişti. Mağara resimlerinde at erkeği, bizon dişiyi sembolize ediyordu.
Lascaux Mağaraları’nda duvarlarda 5 m
boyunda hayvan resimleri vardır. Bu mağara koridorlarında resimleri çizerken görebilmek ve iyi
çizilip çizilmediğini kontrol edebilmek için geriye doğru çekilebilecek gerekli mesafenin olmaması
ilginçtir.
Lascaux Mağarası'nda yaralı, barsakları dışarı sarkan bizon ve yaralı insan çizimi (tarihteki ilk insan figürü çizimi kabul ediliyor MÖ 22.000)
Rusya'da bulunan bir Cro-Magnon iskeletinin üzerinde
kürklü bir pantolon, işlemeli bir gömlek, boynunda ise bir kolye vardı. Takılar,
deniz kabuklarından ve hayvan kemiklerinden yapılmıştı. Antropologlar, kalıntıların
günümüzden yaklaşık 30.000 yıl
öncesinden kalmış olduğunu belirlediler. Daha şaşırtıcı olanı bu insanların
saçları ve sakallarının kesik yani traşlı olmalarıdır, peki bunu nasıl yapıyorlardı ? Demir Çağı öncesinde
metal aletler yoktu ki, öyleyse neyle traş oluyorlardı ? Keskin çakmaktaşları ve
obsidyen el aletleri kullandıklarını düşünmek mümkün.
Antik Mısırlı sanatçılar, Ebu Simbel Tapınağı'nda görüldüğü gibi, karanlık koridorlara ve yeraltı odalarının duvarlarına resim yapabilmek veya yazı yazabilmek için yağ kandilleri kullanıyorlardı, kandillerin bıraktığı is lekeleri hala görülmektedir. Buna karşın Cro-Magnon'ların ve de Neolitik insanların mağaralarında bu tür izler yoktur. Fransa’da Cabrerets'de bulunan labirent türü dev mağara sisteminde yüzlerce metrelik dar koridorlar bulunmaktadır ve o karanlık koridorların duvarlarına muhteşem bizon resimleri yapılmıştır. Bu mağaraların nasıl aydınlatıldığı halen doyurucu bir şekilde açıklanmamıştır. Cro-Magnon insanı MÖ 10.000 yıllarına kadar gelmiş ve yerini modern insana bırakmıştır.
Modern insan toplulukları üç farklı uygarlık üzerinden sanat yapıtlarını yaratmışlardır. Mezopotamya Uygarlığı (Sümer, Babil, Asur, Akad vd...), Mısır Uygarlığı ve Doğu Uygarlığı (Hint, Çin vd...). Bu uygarlıklardan Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları, Anadolu üzerinden (Hatti, Hitit, Urartu, İyonya, Likya, Frigya vd......) Avrupa'ya taşınmış, beraberinde sanatı da taşıyarak antik Yunan Uygarlığı'nı ve ardılı Roma Uygarlığı'nı yaratmıştır. Bu uygarlıklar da başta Rönesans olmak üzere çeşitli sanat akımları ve eserlerine başlangıç oluşturarak Aydınlanma Çağı ve Modern Çağ sanatıyla devam etmiştir. Bugün AB ülkeleri bu miras üzerinde yaşamaktadır. İnsan oldukça sanat, sanat oldukça da güzellik hep olacaktır.
Antik Mısırlı sanatçılar, Ebu Simbel Tapınağı'nda görüldüğü gibi, karanlık koridorlara ve yeraltı odalarının duvarlarına resim yapabilmek veya yazı yazabilmek için yağ kandilleri kullanıyorlardı, kandillerin bıraktığı is lekeleri hala görülmektedir. Buna karşın Cro-Magnon'ların ve de Neolitik insanların mağaralarında bu tür izler yoktur. Fransa’da Cabrerets'de bulunan labirent türü dev mağara sisteminde yüzlerce metrelik dar koridorlar bulunmaktadır ve o karanlık koridorların duvarlarına muhteşem bizon resimleri yapılmıştır. Bu mağaraların nasıl aydınlatıldığı halen doyurucu bir şekilde açıklanmamıştır. Cro-Magnon insanı MÖ 10.000 yıllarına kadar gelmiş ve yerini modern insana bırakmıştır.
Modern insan toplulukları üç farklı uygarlık üzerinden sanat yapıtlarını yaratmışlardır. Mezopotamya Uygarlığı (Sümer, Babil, Asur, Akad vd...), Mısır Uygarlığı ve Doğu Uygarlığı (Hint, Çin vd...). Bu uygarlıklardan Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları, Anadolu üzerinden (Hatti, Hitit, Urartu, İyonya, Likya, Frigya vd......) Avrupa'ya taşınmış, beraberinde sanatı da taşıyarak antik Yunan Uygarlığı'nı ve ardılı Roma Uygarlığı'nı yaratmıştır. Bu uygarlıklar da başta Rönesans olmak üzere çeşitli sanat akımları ve eserlerine başlangıç oluşturarak Aydınlanma Çağı ve Modern Çağ sanatıyla devam etmiştir. Bugün AB ülkeleri bu miras üzerinde yaşamaktadır. İnsan oldukça sanat, sanat oldukça da güzellik hep olacaktır.
bu çizimlerde sanatın büyüsel işlevinden yararlanma amacı da vardı sanırım:
YanıtlaSilmağara insanı, güçlü ve sağlıklı hayvanları özellikle yaralı halde çiziyordu. böylece tasviri gerçekle ilişkilendirerek doğadaki hayvanın da zayıf düşeceğini ve kolayca avlanacağını umuyordu.
bir de her kabilenin farklı bir "totem" hayvanı vardı. o hayvanı da sağlıklı ve güçlü bir şekilde tasvir ederek yine büyüsel işlev yoluyla ondan güç almaya çalışıyordu.