Hapşırma, burun mukozasının uyarılması sonucu ani, irade
dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir. Soğuk
algınlığında ya da burun kanallarına tetikleyici bir madde kaçması sonucu
meydana gelir. En çok alerjik etkilenmeden, toz, duman, parfüm
gibi etmenlerden hatta aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenlerden dolayı
hapşırırız. Hapşırmak
insanı rahatlatır ancak tıbbi olarak bazen
bir hastalık habercisi de olabilir. Esasında hapşırmanın fiziksel özellikleri çok
dikkat çekicidir. Hapşırmakla ortaya çıkan enerji, insan kaburgalarından birini
kırabilecek güçtedir, bu nedenle hapşırmanın engellenmeye çalışılması durumunda, baş veya
boyundaki damarlar yırtılabilir, bu nedenle ölüm tehlikesi yüksektir. Bir diğer ilginç
ayrıntı, hapşırma esnasında gözler açık tutulmaya çalışılırsa yerinden
fırlayabilirler, lütfen hapşırırken gözlerinizi kapatın aslında
zaten kendiliğinden kapanacaktır ya, siz direnmeyin yeter… Bir diğer tıbbi
bilgi de hapşırma anında kalp durup yeniden
atar, kendine yeni bir ritm bulur. Uyku sırasında özellikle
rüya safhasında sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğundan normal
şartlarda uykuda hapşırma olmaz, ama
öksürme olur.
Hapşırığı
engellemek için burnu ve ağzı kapamak son derecede tehlikelidir. Çünkü burnumuzdan
ortalama 160km/sn hızla çıkmaya çalışan
havanın çıkması engellenince oluşan yüksek basınç beynimizi ve kafatasımızı
zorlar. Beyin kanamasına, felce, kulak zarının patlamasına, hatta ölüme sebep olabilir.
Aslında vücudun doğal bir refleksi olan hapşırık sırasında, karın bölgesi ve
beyin başta olmak üzere vücutta oluşan basınç, kalp damarlarına yoğun kan
pompalamaktadır. Bu basınç vücudun kalbi
koruyucu doğal bir mekanizmasıdır.
Netice olarak; hapşırığın tutulması
durumunda çok ciddi sorunlar ortaya
çıkabileceğini hatırda tutmalıyız.
Tarihte ilk kez şair Homeros'un (MÖ 750) Odysseia'sında hapşırığa rastlıyoruz. Yunanlılar uzun bir yaşam
dilemek için hapşıranlara "salve"
ya da " sağlıklı
ol" diyorlardı. Romalılar ise hapşırma anında ruhun vücudu terk
ettiğine, terk ederken de kötülükleri beraberinde götürdüğüne inanırlarmış. İşte
bu yüzden biri hapşırdığı zaman “çok yaşa” dendiğine inanılır. Bir başka inanışa
göre, yine Roma'nın görkemli yıllarında ölümcül bir salgın olan veba
hastalığının başlangıcında hapşırma
görüldüğü ve zengin-fakir ayrımı göstermeden her çeşit insanı etkilediği için, birisi yanınızda hapşırdığı zaman hastalık
başlıyor diye yanındakiler hemen ondan uzaklaşıp "çok yaşa" derlermiş ve bu davranış Papa
tarafından zorunlu kılınmış. Museviliğin temel
eserlerinden biri olan Talmud'a göre, biri dua ederken hapşırmak zorunda
kalırsa, bu, Tanrı'nın onu duyduğu ve duasını kabul ettiği anlamına geliyor.
Bazı
insanlarda genetik olarak burunda hapşırmaya neden olan sinirler çok hassastır
ve kapalı bir ortamdan çıkıp güneş ışığı ile karşılaştıklarında birkaç kez
hapşırırlar, ben bu insanlardan birisiyim, hatta
her zaman gittiğim yoldan gittiğimde hapşıracağım yeri dahi biliyorum.
Bazı insanlar çok yüksek sesle adeta tüm vücutları ile hapşırırlar böyleleri için “canları bedenlerine
çok sıkı sarılmış” derler. Hapşırmak insana mahsusu bir olay
değildir, memelilerin çoğunda hapşırma vardır. 987 gün boyunca sürekli hapşırarak "Guinness Rekorlar
Kitabı"na girmeye hak kazanan İngiliz Donna Griffıth'e ait hapşırma
rekorunu da hatırlatarak yazımızı sonlandıralım.
Çok
yaşayın, iyi yaşayın, hapşırığınızı özgür bırakın….
Yüksek sesle hapşırma denilince ilk akla gelen kişi benim. Hapşırmıyorum arkadaş sanki bomba patlıyor. Kimsenin tanımadığı bir ortamdaysam millet neye uğradığını şaşırıyor. Önce bir korku sonra kahkaha öyle karışık bir durum. Ama ne yapıyım ıps diye bende haşırmak isterdim ama olmuyor. Bu gün yine hapşırdım mutfakta aşçı ablamız çığlık attı. Bir yıl kadar önce markette alışveriş yapıyordum. Kasap bölümünden birşeyler alacağım. Görevli hazırlarken yine hapşırdım. İçeri giren karı koca hayret ve korku içinde baka kaldılar, kasiyer kızlar kasayı bıraktı sesin geldiği yere(patlamanın olduğu yöne) yani bana doğru baktılar. Tüm market bana bakıyor ve gülüyorlar. Valla bende bu durumdan sıkıldım ama ne yapıyım bilmiyorum.
YanıtlaSil