Sayfalar

14 Mar 2012

Hapşu...çok yaşa !



Hapşırma, burun mukozasının uyarılması sonucu ani, irade dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir. Soğuk algınlığında ya da burun kanallarına tetikleyici bir madde kaçması sonucu meydana gelir. En çok alerjik etkilenmeden, toz, duman, parfüm gibi etmenlerden hatta aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenlerden dolayı hapşırırız. Hapşırmak insanı rahatlatır ancak tıbbi olarak  bazen bir hastalık habercisi de olabilir. Esasında hapşırmanın fiziksel özellikleri çok dikkat çekicidir. Hapşırmakla  ortaya çıkan enerji, insan kaburgalarından birini kırabilecek güçtedir, bu nedenle hapşırmanın engellenmeye çalışılması durumunda, baş veya boyundaki damarlar yırtılabilir, bu nedenle ölüm tehlikesi yüksektir.  Bir diğer ilginç ayrıntı, hapşırma esnasında gözler açık tutulmaya çalışılırsa yerinden fırlayabilirler, lütfen hapşırırken gözlerinizi kapatın aslında zaten kendiliğinden kapanacaktır ya, siz direnmeyin yeter… Bir diğer tıbbi bilgi de hapşırma anında kalp durup yeniden atar, kendine yeni bir ritm bulur. Uyku sırasında özellikle rüya safhasında sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğundan normal şartlarda uykuda hapşırma olmaz, ama öksürme olur.


Hapşırığı engellemek için burnu ve ağzı kapamak son derecede tehlikelidir. Çünkü burnumuzdan ortalama 160km/sn  hızla çıkmaya çalışan havanın çıkması engellenince oluşan yüksek basınç beynimizi ve kafatasımızı zorlar. Beyin kanamasına, felce, kulak zarının patlamasına, hatta  ölüme sebep olabilir. Aslında vücudun doğal bir refleksi olan hapşırık sırasında, karın bölgesi ve beyin başta olmak üzere vücutta oluşan basınç, kalp damarlarına yoğun kan pompalamaktadır. Bu basınç vücudun  kalbi koruyucu doğal bir  mekanizmasıdır. Netice olarak;  hapşırığın tutulması durumunda  çok ciddi sorunlar ortaya çıkabileceğini hatırda tutmalıyız.

Tarihte ilk kez  şair Homeros'un (MÖ 750) Odysseia'sında hapşırığa  rastlıyoruz. Yunanlılar uzun bir yaşam dilemek için hapşıranlara   "salve" ya da " sağlıklı ol" diyor­lardı. Romalılar ise hapşırma anında ruhun vücudu terk ettiğine, terk ederken de kötülükleri beraberinde götürdüğüne inanırlarmış. İşte bu yüzden biri hapşırdığı zaman “çok yaşa dendiğine inanılır. Bir başka inanışa göre, yine Roma'nın görkemli yıllarında ölümcül bir salgın olan veba hastalığının  başlangıcında hapşırma görüldüğü ve zengin-fakir ayrımı göstermeden her çeşit insanı etkilediği için,  birisi yanınızda hapşırdığı zaman hastalık başlıyor diye yanındakiler hemen ondan uzaklaşıp  "çok yaşa" derlermiş ve bu davranış Papa tarafından zorunlu kılınmış. Museviliğin temel eserlerinden biri olan Talmud'a göre, biri dua ederken hapşırmak zorunda kalırsa, bu, Tanrı'nın onu duyduğu ve duasını kabul ettiği anlamına geli­yor.

Bazı insanlarda genetik olarak burunda hapşırmaya neden olan sinirler çok hassastır ve kapalı bir ortamdan çıkıp güneş ışığı ile karşılaştıklarında birkaç kez hapşırırlar, ben bu insanlardan birisiyim, hatta her zaman gittiğim yoldan gittiğimde hapşıracağım yeri dahi biliyorum. Bazı insanlar çok yüksek sesle adeta tüm vücutları ile  hapşırırlar böyleleri için “canları bedenlerine çok sıkı sarılmış” derler. Hapşırmak insana mahsusu bir olay değildir, memelilerin çoğunda hapşırma vardır. 987 gün bo­yunca sürekli hapşırarak "Guinness Rekorlar Kitabı"na girmeye hak ka­zanan İngiliz Donna Griffıth'e ait hapşırma rekorunu da hatırlatarak yazımızı sonlandıralım.

Çok yaşayın, iyi yaşayın, hapşırığınızı özgür bırakın….


1 yorum:

  1. Yüksek sesle hapşırma denilince ilk akla gelen kişi benim. Hapşırmıyorum arkadaş sanki bomba patlıyor. Kimsenin tanımadığı bir ortamdaysam millet neye uğradığını şaşırıyor. Önce bir korku sonra kahkaha öyle karışık bir durum. Ama ne yapıyım ıps diye bende haşırmak isterdim ama olmuyor. Bu gün yine hapşırdım mutfakta aşçı ablamız çığlık attı. Bir yıl kadar önce markette alışveriş yapıyordum. Kasap bölümünden birşeyler alacağım. Görevli hazırlarken yine hapşırdım. İçeri giren karı koca hayret ve korku içinde baka kaldılar, kasiyer kızlar kasayı bıraktı sesin geldiği yere(patlamanın olduğu yöne) yani bana doğru baktılar. Tüm market bana bakıyor ve gülüyorlar. Valla bende bu durumdan sıkıldım ama ne yapıyım bilmiyorum.

    YanıtlaSil