Toplumda, kamuoyunda, medyada ne zaman hekimler hakkında bir
olumsuzluk gündeme gelse arkasından yapılan suçlamanın haklılığını kanıtlamak için bildik bir yorum gelir: “bunlar Hipokrat yemini etmediler
mi ?” Peki ama nedir bu
yemin, bu kadar bağlayıcı mıdır, gerçekten bu yemin edilmekte midir, yoksa
sembolik bir anlam mı taşımaktadır ? Örneğin can güvenliği olmadığı
gerekçesiyle, İstanbul Tıp Fakültesi 1977 mezunları olarak bizim dönem
(1971-1977) yeminsiz, törensiz mezun
olduk. Şimdi bizler, 200 kadar hekim, “Hipokrat
Yemini” etmeyen hekimler olarak potansiyel suçlu muyuz ?
Yemin, kutsal bir değer veya varlığı
tanık göstererek belirli bir konuda söz verme olarak tanımlanabilir. Hekimlerin
mesleğe başlarken böyle bir söz verme geleneği yüzyıllardır sürmektedir.
Öncelikle belirtelim ki, Hipokrat yemini tek değildir, bu yeminin
güncelleştirilmiş şekli dışında başka yeminlerin olduğu da bilinmektedir,
örneğin “ Maimonide Yemini”. Bu
yemin, 1135 yılında Cordoba’da doğmuş ve 1204 yılında Mısır’da ölmüş Musevi
inancına bağlı Arap kökenli bir hekim ve filozof olan Moses
Maimonides’e (İbn-i Meymun) aittir. Sellahattin Eyyubi’nin hekimliğini de yapan bu
ilim adamının Arapça ismi Abu
Imran Mussa bin Maimun ibn Abdallah al-Qurtubi al-Israili’dir.
Yazdığı tıbbi yazılar arasında “tıbbi aforizmalar” da vardır. Aristotoles felsefesini referans alır, arapça yazar, İbranice dua
ederdi. Eserleri arasında yer alan “Yahudi Tıbbi Etik Yazıları”ndan bazı
bölümler İsrail’de Tıp Fakültelerinde, ABD’de Miami Tıp Fakültesi’nde “Maimonide Yemini” olarak okutulmaktadır. Bu yeminde Hipokrat Yemini’nden en farklı
yön olarak çocuk aldırmanın serbest bırakılmış olması dikkati çekmektedir.
Bu
yemin “Yarabbi” diye başlamaktadır, içinde ilginç cümleler vardır. Şöyle ki: “ …hastaların
baş ucundan şarlatanları, binbir türlü tavsiyede bulunan akrabaları, her şeyi bilen
koruyucularını uzaklaştır, çünkü bunlar, kibirleri yüzünden, sanatın iyi
niyetini boşa çıkaran, kullarını genellikle ölüme sürükleyen bir kalabalıktır….”
Salerno
Okulu’nun hekimlere ilk defa diploma veren ve bunu zorunlu kılan bir tıp
okuludur. Öğretim bittikten sonra hekim olanlara Salerno Andı okutulurdu,
bu antta “okula arka çıkacaklarına,
fakirlere bedava bakacaklarına, zararlı ilaçlar vermeyeceklerine, hiçbir şeyi
yanlış öğretmeyeceklerine, eczacı dükkanı açmayacaklarına” dair yemin
ettirilirdi.
Günümüzde
Fransız Tıp Fakültelerinin bazılarında klasik hekim andının yanı sıra Montpellier
Andı’da okunmaktadır. Yemin “….Hipokrat
büstü önünde yemin ederim” şeklinde başlamaktadır. 1800’lü yılların
başlarında fakülte dekanı Lallemand tarafından yazılmış ve teklif edilmiş bir metindir.
Bir de tarihi değeri olan ve Laennec’in
hatıraları (Momento) arasında yer alan ve kendi adını taşıyan Laennec
Andı olduğunu hatırlatalım. Bu metin “…mesleğimde dinimin ve tababet
şerefinin bütün şartlarına sadık kalacağıma,…Malthusianisme’cilerin (nüfus
artışı karşıtları) bütün teori ve pratiklerini yere sermek için bütün
kuvvetimle savaşacağıma….” şeklinde ilginç
vaadler yer alır.
Geleneksel hekim yemininin sahibi Hipokrat (MÖ 460-377) tıbba yeni bir boyut getirmiş ve tıbbın eski kurumsal yapısını dağıtarak geçimini tıptan sağlayan bir filozof olarak tarihteki yerini almıştır. Corpus Hippocraticum isimli MÖ III. yy’da İskenderiye Kütüphanesi için toplanmış çalışmalarda etikle ilgili yazılar ve ünlü Hipokrat Yemini yer almaktadır. Bu toplu eserin en eski kopyası MS X. yy’dan kalma bir el yazmasıdır ve toplam 34 kitaptan oluşur. Hipokrat Yemini iki bölüme ayrılır; ilk bölümde hekim adaylarının hocalarına karşı görevleri ve bilgi aktarımındaki zorunluluklar anlatılır ki buna kısaca deontoloji denir, ikinci bölümde ise tıbbi etiğe ait özetler yer alır.
Hipokrat Yemini şöyledir:
"Aşağıdaki sözlerimi ve yeminimi bütün güç ve kudretimle yerine
getireceğime hekim Apollon, Asklepion, Hygieia, Panakeia, bütün tanrı ve
tanrıçalar üstüne yemin ederim ve onların tanıklığına sığınırım :
Hekimlik
hocamı ana babamla bir tutacak, tüm varlığımı onunla paylaşacak ve gerektiğinde
yardımına koşacağım; çocuklarını kardeşlerim gibi sevecek, isterlerse hekimliği
onlara karşılıksız öğreteceğim. Hekimlik kurallarını, oğullarım, hocamın
oğulları ve tıp yasasına göre yemin etmiş ve söz vermiş öğrencilerden başka
kimseye öğretmeyeceğim.
Hastaların
tedavisini, bütün güç ve düşüncemle onların yararına ayarlayacağım, her türlü
kötülük ve haksızlıktan kaçınacağım.
Benden,
istense bile, hiç kimseye zehir vermeyeceğim ya da böyle bir telkinde
bulunmayacağım; aynı biçimde hiç bir kadına çocuk düşürten bir alet vermeyeceğim.
Yaşamımı namus ve dürüstlük içinde geçirecek, mesleğimi bu yönde uygulayacağım.
Taş sancısı çekseler bile, hiç kimseye mesane ameliyatı yapmayacak, bunu söz
konusu işle uğraşanlara bırakacağım.
Girdiğim
her eve yalnızca hastaların yararı için gireceğim; bile bile yapılan ve bozucu
nitelikte olan her türlü kötülük ve ahlâksızlıktan uzak duracağım; özellikle,
özgür olsun köle olsun, kadınları ve erkek çocukları aldatmaktan kaçınacağım.
Mesleğimi
yerine getirirken veya başka zamanlarda, toplum arasında gördüğüm ve işittiğim,
gizli kalması gereken konularda ağzımı sıkı tutacak ve bunları sır olarak
saklayacağım.
Bu
yemini hiç bozmadan yerine getirebilirsem, yaşamımı ve mesleğimi mutluluk
içinde geçireyim, insanlardan her zaman saygı göreyim; eğer yeminimi bozar ve
yerine getirmezsem, bütün bunların tersi olsun."
Günümüzde bu yemini şu şekilde sadeleştirmekteyiz:
"tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhine kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime, din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim"
Hipokrat Yemini’nde hastaya saygı ve özen gösterme, sır saklamanın
gerekliliği, ötanaziye karşı duruş, ve bazı deontolojik ilkeler önemle
vurgulanmaktadır. Buna karşın yeminde günümüze göre “erkek egemen” bir söylem
hakimdir, hocalar ile onların
yakınlarına yönelik “ ayrımcılık”
denilecek yaklaşımlar dikkati çekmektedir.
Hipokrat Yemini’nde bazı
çelişkiler vardır. Bu çelişkilere bakalım:
Yeminde kürtaj yasaktır, halbuki
biliyoruz ki “Hipocratic Corpus”ta kürtaj uygulamaları ve yöntemleri yer
almaktadır. O dönemde yeni doğan bir çocuğun soğuk su ile yıkandığı ve yaşam
gücünün sınandığı, zaman zaman ölüme terk edildiği düşünüldüğünde embriyonu
öldürmenin Hipokrat tarafından yasaklanmasının mantıki bir yönü yoktur. Keza yeminde ötanazi de yasaktır. Halbuki o dönemlerde hastalık ve ağrılardan kurtulmak
için intihar etmenin yerel yönetimlerce kabul edildiği gerçeği var, ayrıca o
döneme ait dinsel inanışlarda intihar günah değildi.
Aslında Hipokrat yeminindeki bu
iki yasağı ısrarla savunan öğreti Pisagorculuk’tu.
Pisagor Okulu’na ait kişiler sadece intihar ve kürtaja değil, aynı zamanda kan
akıtmaya da karşıydılar ve bu nedenle cerrahi uygulamalara da karşı
çıkıyorlardı. Muhtemelen Hipokrat Yemini bizzat Hipokrat, oğulları veya
ardılları tarafından yazılmadı. Hipokrat’ın ölümünden sonra eserleri
toplandığında bu yemin metni Pisagorcular tarafından Corpus Hipocraticum’a eklendi. Yemin’in Hipokrat’ın kaleminden çıkmaktan çok, Pisagor
Ekolü’ne ait yazılar olduğunu söyleyebiliriz. Prof Dr İlter Uzel, Hipokrat’ın hayattayken eser
yazmadığını, kendisine ve “Kos Okulu”na ait bilgilerin ölümünden sonra
öğrencileri tarafından toplandığını ileri sürmektedir ki, bu da yukarıdaki belirtilen
tezi desteklemektedir. Hipokrat’ın temel öğretisi, “hastalıktan
çok hastayı izle, tüm olayları gözle, dürüst davran ve doğaya yardımcı ol”
ilkeleriyle özetlenebilir. Bu ilkelerde yasakların olmaması dikkat çekicidir.
Bu durum da yemin’in Hipokrat’ın kaleminden çıkmadığı tezini desteklemektedir.
Yemin ile ilgili bilgi ve
düşünceleri burada bırakıp günümüze dönersek; “nerede bir insan sevgisi varsa
orada iyileştirme sanatına duyulan bir sevgi de vardır” der Hipokrat. Herhalde hekimler
için yeminden daha önemli olan insan sevgisidir. Hipokrat yaşasaydı bence “ bırakın
benim sözlerimi tekrarlamayı, bırakın yemin törenlerini, bırakın bu ritüelleri,
insanları sevin”
derdi. Her şey bir insanı sevmekle başlar çünkü.
“Tarih kazananlar tarafından yazılmış olan büyük ölçüde tek yanlı
bir belgedir”
demektedir Michael Parenti. Yansızlık
için sorgulamak, düşünmek, neden ve niçinleri ortaya atmak şarttır. Tarihi
Hipokrat Yemini’ni sorgulamak da tek yanlı olmamak adına yapılması gereken bir
iştir, hatta zorunluluktur.
Maimonide ve Hipokrat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder