Sayfalar

27 Mar 2012

Hekim Yemini



Toplumda, kamuoyunda, medyada ne zaman hekimler hakkında bir olumsuzluk gündeme gelse arkasından yapılan suçlamanın haklılığını  kanıtlamak için bildik  bir yorum gelir: “bunlar Hipokrat yemini etmediler mi ?” Peki ama nedir bu yemin, bu kadar bağlayıcı mıdır, gerçekten bu yemin edilmekte midir, yoksa sembolik bir anlam mı taşımaktadır ? Örneğin can güvenliği olmadığı gerekçesiyle, İstanbul Tıp Fakültesi 1977 mezunları olarak bizim dönem (1971-1977)  yeminsiz, törensiz mezun olduk. Şimdi bizler, 200  kadar hekim, “Hipokrat Yemini” etmeyen hekimler olarak potansiyel suçlu muyuz ?

Yemin, kutsal bir değer veya varlığı tanık göstererek belirli bir konuda söz verme olarak tanımlanabilir. Hekimlerin mesleğe başlarken böyle bir söz verme geleneği yüzyıllardır sürmektedir.

Öncelikle belirtelim ki, Hipokrat yemini tek değildir, bu yeminin güncelleştirilmiş şekli dışında başka yeminlerin olduğu da bilinmektedir, örneğin “ Maimonide Yemini. Bu yemin, 1135 yılında Cordoba’da doğmuş ve 1204 yılında Mısır’da ölmüş Musevi inancına bağlı Arap kökenli bir hekim ve filozof olan  Moses Maimonides’e  (İbn-i Meymun) aittir.  Sellahattin Eyyubi’nin hekimliğini de yapan bu  ilim adamının Arapça ismi Abu Imran Mussa bin Maimun ibn Abdallah al-Qurtubi al-Israili’dir.  Yazdığı tıbbi yazılar arasında “tıbbi aforizmalar” da vardır. Aristotoles felsefesini referans alır, arapça yazar, İbranice dua ederdi. Eserleri arasında yer alan “Yahudi Tıbbi Etik Yazıları”ndan bazı bölümler İsrail’de Tıp Fakültelerinde, ABD’de Miami Tıp Fakültesi’nde  Maimonide Yemini” olarak okutulmaktadır. Bu yeminde Hipokrat Yemini’nden en farklı yön olarak çocuk aldırmanın serbest bırakılmış olması dikkati çekmektedir.

Bu yemin “Yarabbi” diye başlamaktadır, içinde ilginç cümleler vardır. Şöyle ki: “ …hastaların baş ucundan şarlatanları, binbir türlü tavsiyede bulunan akrabaları, her şeyi bilen koruyucularını uzaklaştır, çünkü bunlar, kibirleri yüzünden, sanatın iyi niyetini boşa çıkaran, kullarını genellikle ölüme sürükleyen bir kalabalıktır….”

Salerno Okulu’nun hekimlere ilk defa diploma veren ve bunu zorunlu kılan bir tıp okuludur. Öğretim bittikten sonra hekim olanlara Salerno Andı okutulurdu, bu antta “okula arka çıkacaklarına, fakirlere bedava bakacaklarına, zararlı ilaçlar vermeyeceklerine, hiçbir şeyi yanlış öğretmeyeceklerine, eczacı dükkanı açmayacaklarına” dair yemin ettirilirdi.

Günümüzde Fransız Tıp Fakültelerinin bazılarında klasik hekim andının yanı sıra Montpellier Andı’da okunmaktadır. Yemin “….Hipokrat büstü önünde yemin ederim” şeklinde başlamaktadır. 1800’lü yılların başlarında fakülte dekanı Lallemand tarafından yazılmış ve teklif edilmiş bir  metindir.


Bir de tarihi değeri olan ve Laennec’in hatıraları (Momento) arasında yer alan ve kendi adını taşıyan Laennec Andı olduğunu hatırlatalım. Bu metin “…mesleğimde dinimin ve tababet şerefinin bütün şartlarına sadık kalacağıma,…Malthusianisme’cilerin (nüfus artışı karşıtları) bütün teori ve pratiklerini yere sermek için bütün kuvvetimle savaşacağıma….” şeklinde  ilginç vaadler yer alır.
 






Geleneksel hekim yemininin sahibi Hipokrat (MÖ 460-377) tıbba yeni bir boyut getirmiş ve tıbbın eski kurumsal yapısını dağıtarak geçimini tıptan sağlayan bir filozof olarak tarihteki yerini  almıştır. Corpus Hippocraticum isimli MÖ III. yy’da İskenderiye Kütüphanesi için toplanmış çalışmalarda etikle ilgili  yazılar ve ünlü Hipokrat Yemini yer almaktadır. Bu toplu eserin en eski kopyası MS X. yy’dan kalma bir el yazmasıdır ve toplam 34 kitaptan oluşur. Hipokrat Yemini iki bölüme ayrılır; ilk bölümde hekim adaylarının hocalarına karşı görevleri ve bilgi aktarımındaki zorunluluklar anlatılır ki buna kısaca deontoloji denir, ikinci bölümde ise tıbbi etiğe ait özetler yer alır.

Hipokrat Yemini şöyledir:

"Aşağıdaki sözlerimi ve yeminimi bütün güç ve kudretimle yerine getireceğime hekim Apollon, Asklepion, Hygieia, Panakeia, bütün tanrı ve tanrıçalar üstüne yemin ederim ve onların tanıklığına sığınırım :

Hekimlik hocamı ana babamla bir tutacak, tüm varlığımı onunla paylaşacak ve gerektiğinde yardımına koşacağım; çocuklarını kardeşlerim gibi sevecek, isterlerse hekimliği onlara karşılıksız öğreteceğim. Hekimlik kurallarını, oğullarım, hocamın oğulları ve tıp yasasına göre yemin etmiş ve söz vermiş öğrencilerden başka kimseye öğretmeyeceğim.

Hastaların tedavisini, bütün güç ve düşüncemle onların yararına ayarlayacağım, her türlü kötülük ve haksızlıktan kaçınacağım.

Benden, istense bile, hiç kimseye zehir vermeyeceğim ya da böyle bir telkinde bulunmayacağım; aynı biçimde hiç bir kadına çocuk düşürten bir alet vermeyeceğim. Yaşamımı namus ve dürüstlük içinde geçirecek, mesleğimi bu yönde uygulayacağım. Taş sancısı çekseler bile, hiç kimseye mesane ameliyatı yapmayacak, bunu söz konusu işle uğraşanlara bırakacağım.

Girdiğim her eve yalnızca hastaların yararı için gireceğim; bile bile yapılan ve bozucu nitelikte olan her türlü kötülük ve ahlâksızlıktan uzak duracağım; özellikle, özgür olsun köle olsun, kadınları ve erkek çocukları aldatmaktan kaçınacağım.

Mesleğimi yerine getirirken veya başka zamanlarda, toplum arasında gördüğüm ve işittiğim, gizli kalması gereken konularda ağzımı sıkı tutacak ve bunları sır olarak saklayacağım.

Bu yemini hiç bozmadan yerine getirebilirsem, yaşamımı ve mesleğimi mutluluk içinde geçireyim, insanlardan her zaman saygı göreyim; eğer yeminimi bozar ve yerine getirmezsem, bütün bunların tersi olsun."

Günümüzde bu yemini şu şekilde sadeleştirmekteyiz:

"tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma,  hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhine kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime, din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim"

Hipokrat Yemini’nde hastaya saygı ve özen gösterme, sır saklamanın gerekliliği, ötanaziye karşı duruş, ve bazı deontolojik ilkeler önemle vurgulanmaktadır. Buna karşın yeminde günümüze göre “erkek egemen” bir söylem hakimdir,  hocalar ile onların yakınlarına yönelik “ ayrımcılık”  denilecek yaklaşımlar dikkati çekmektedir.

Hipokrat Yemini’nde bazı çelişkiler vardır. Bu çelişkilere bakalım:

Yeminde kürtaj yasaktır, halbuki biliyoruz ki “Hipocratic Corpus”ta  kürtaj uygulamaları ve yöntemleri yer almaktadır. O dönemde yeni doğan bir çocuğun soğuk su ile yıkandığı ve yaşam gücünün sınandığı, zaman zaman ölüme terk edildiği düşünüldüğünde embriyonu öldürmenin Hipokrat tarafından  yasaklanmasının mantıki bir yönü yoktur.  Keza yeminde ötanazi  de yasaktır. Halbuki  o dönemlerde hastalık ve ağrılardan kurtulmak için intihar etmenin yerel yönetimlerce kabul edildiği gerçeği var, ayrıca o döneme ait dinsel inanışlarda intihar günah değildi.

Aslında Hipokrat yeminindeki bu iki yasağı ısrarla savunan öğreti Pisagorculuk’tu. Pisagor Okulu’na ait kişiler sadece intihar ve kürtaja değil, aynı zamanda kan akıtmaya da karşıydılar ve bu nedenle cerrahi uygulamalara da karşı çıkıyorlardı. Muhtemelen Hipokrat Yemini bizzat Hipokrat, oğulları veya ardılları tarafından yazılmadı. Hipokrat’ın ölümünden sonra eserleri toplandığında bu yemin metni Pisagorcular tarafından Corpus Hipocraticum’a  eklendi. Yemin’in  Hipokrat’ın kaleminden çıkmaktan çok, Pisagor Ekolü’ne ait yazılar olduğunu söyleyebiliriz. Prof Dr  İlter Uzel, Hipokrat’ın hayattayken eser yazmadığını, kendisine ve “Kos Okulu”na ait bilgilerin ölümünden sonra öğrencileri tarafından toplandığını ileri sürmektedir ki, bu da yukarıdaki belirtilen tezi desteklemektedir. Hipokrat’ın temel öğretisi,  hastalıktan çok hastayı izle, tüm olayları gözle, dürüst davran ve doğaya yardımcı ol” ilkeleriyle özetlenebilir. Bu ilkelerde yasakların olmaması dikkat çekicidir. Bu durum da yemin’in Hipokrat’ın kaleminden çıkmadığı tezini desteklemektedir.

Yemin ile ilgili bilgi ve düşünceleri burada bırakıp günümüze dönersek; nerede bir insan sevgisi varsa orada iyileştirme sanatına duyulan bir sevgi de vardır” der Hipokrat. Herhalde hekimler için yeminden daha önemli olan insan sevgisidir. Hipokrat yaşasaydı bence “ bırakın benim sözlerimi tekrarlamayı, bırakın yemin törenlerini, bırakın bu ritüelleri, insanları sevin” derdi. Her şey bir insanı sevmekle başlar çünkü.

Tarih kazananlar tarafından yazılmış olan büyük ölçüde tek yanlı bir belgedir” demektedir  Michael Parenti. Yansızlık için sorgulamak, düşünmek, neden ve niçinleri ortaya atmak şarttır. Tarihi Hipokrat Yemini’ni  sorgulamak da tek yanlı olmamak adına yapılması gereken bir iştir, hatta zorunluluktur.


   Maimonide ve Hipokrat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder