·
Kitaplar sadece verirler, bir şey talep
etmezler, gerçek dosttur onlar, acımızı dindirmeyebilir, kötülerden ve
kötülüklerden, hastalıklardan, ölümden
koruyamayabilir ama önümüzü açarak yaşamayı öğrenmemizi, aydınlanmamızı,
değişime ayak uydurmamızı, hayata tutunmamızı, insana yakışanları görmemizi
sağlarlar.
·
Küçük harfin keşfi tamamen ekonomik nedenledir, parşömen tasarrufu
sağlayabilmek için çözüm olarak
geliştirilmiştir. Yaklaşık VI. yüzyılda
uygulamaya başlanmıştır.
·
İskenderiye kütüphanesi MÖ III. Yüzyılda
Ptolemaios sülalesi tarafından Aristo öğretilerini toplamak ve öğretmek
amacıyla kurulmuştur. MÖ 47 yılında
İskenderiye Romalılar tarafından zaptedilince kütüphanenin iki bölümünden
birisi olan “museion”daki kısmı
yıkılmış (diğer bölümü ise serapis
tapınağındadır), çok değerli kitapları Sezar, Roma’ya taşıtmış, kalanları
yaktırmıştır. İleride bu kitap kıyımı başka bir kıyımla telafi edilmeye
çalışılmış, Bergama’daki Attalos kütüphanesinde bulunan 200 bin kitap Kleopatra
ve sevgilisi Marcus Antonius tarafından İskenderiye’ye taşıttırılmıştır.
Hristiyanlar tarafından da bu kütüphanenin Serapium bölümü yakılmıştır. 390
yılında Piskopos Theophilos 400 bin
kitabı yaktırmıştır.
·
Pergamon’da
(şimdiki Bergama) Attalos sülalesi kralları, İskenderiye kütüphanesi ile
yarışmak için kurdukları kütüphanede çok sayıda eser toplamışlar ama
rakiplerine yetişememişlerdi. Buna rağmen Ptolemaios Kralları Pergamon kütüphanesi için yazılan elyazması kitapları engellemek
amacıyla bu ülkeye papirüs satışını yasaklamışlardı. Pergamon’daki kütüphaneciler
ve sanatkarlar bunun üzerine yeni bir malzeme üretip bunun üzerine yazmaya ve
kitap çıkarmaya başladılar. İşte bu malzeme bulunduğu kent Pergamon’dan ismini
alan “parşömen”di.
·
Sözlük ve ansiklopedi denince ilk akla
gelen isimlerden birisi “Laraousse”dur. Pierre Larousse güçlü bir polemikçi, işçi ve
emekçilerin yılmaz bir savunucusu, okul araçlarının ve kitaplarının parasız
olmasını savunan bir kişiydi. Pierre Larousse
“insan düşüncesini zenginleştiren
her türlü bilgiyi alfabetik olarak herkesin kolayca bulacağı şekilde düzenlemek
benim için bir görevdir” diyerek yola çıkmış ve bu görevini de
gerçekleştirmiştir.
·
İonia’nın Klazomenai kentinde doğan (bugün Urla yakınındaki Kilizman beldesi),
Atinalılara felsefeyi ilk öğreten kişi olduğu söylenen filozof Anaksagoras (MÖ
500-428) yazılarında “ halkın taptığı
tanrılara inanmadığı ve kutsala dil uzattığı” gerekçesiyle mahkum edilmiş
ve kitabı yasaklanmış, para cezasına
çarptırılmıştır. O da Perikles’in
yardımıyla Atina’dan kaçarak Lampaksos’a
(bugünkü Lapseki) sığınmış ve burada okul açarak felsefe dersleri
vermiştir. Asos’ta da (bugün Behramkale) Aristotales’in felsefe okulu
kurduğunu, felsefede Stoacı akımın öncülerinden Kleantes’in Asos’lu olduğunu
hatırlatmakta yarar var. Aslında Batı Anadolu, felsefe tarihi açısından
dünyanın en önemli yerlerinden birisidir. Batı’nın ilk filozofları olarak
anılan Tales, Anaksimenes, Anaksimander
ve atomist felsefenin öncüsü Leusippus Milet’lidir. Antik dönemin önemli
filozoflarından Herakleitos Efes’lidir. Felsefe bu topraklarda Anadolu’da
yeşermiştir velhasıl…
·
Thales günümüzden 2600 yıl önce Milet’te
geceleri yıldızları gözlemlemek için gökyüzüne bakarak yürür ve bu nedenle
sıklıkla çukurlara düşerdi. Ay ve güneş tutulmalarını hatasız olarak
hesaplamış, açık denizden gelen gemilerin kıyıya olan uzaklıklarını ölçmüş,
Keops piramidinin yüksekliğini gölgeden yararlanarak hesaplamıştır. Kendi
adıyla bilinen geometri teoremi dışında dört teoremi halen geçerlidir. Bu
Anadolu insanının adı ne bir eğitim kurumuna ne de bir bilim kurumuna
verilmemiştir şimdiye dek ne yazık ki….
·
Avrupa ortaçağ karanlığını yaşarken
doğu’da zengin bir uygarlık yaşanıyordu. Aslında bu uygarlık Araplara mal
edilirse de doğrudan İslam dini ile birlikte ortaya çıkıp gelişmesi
nedeniyle İslam bilginlerinin yarattığı
bir uygarlıktır. Abbasi halifelerinin hoşgörü ve destekleriyle antik Yunancadan
Arapçaya çeviriler yapılmıştır, bu çevirileri Nasturi ve Süryani papazlar
yapmıştır. Halifeler saraylarda her din ve milletten bilim insanlarını ve bilge
kişileri toplamışlardır. 1000’li yıllarda bilim dünyasına hakim olan dil
Arapça, hakim olan kitaplar ise İslam bilginlerinin kitaplarıydı. El-Biruni (973-1051), Ömer Hayyam (1038-1123), İbn-i Sina (980-1037), İbn-ü Rüşt (1126-1198), batıda Albucasis olarak bilinen Ebul Kasım El -Zahravi (636-1013) ilk akla gelen İslam bilgini ve
filozoflarıdır.
Leusippos Anaksimander
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder